Edebiyatımızın kilometre taşlarından biri olan Araba Sevdası, genellikle "ilk"lerle anılan önemli bir eserdir. Peki bu roman kime aittir ve onu bu kadar özel kılan özellikleri nelerdir? Gelin, bu önemli eseri birlikte inceleyelim.
Araba Sevdası, Tanzimat Dönemi'nin önde gelen yazar ve şairlerinden Recaizade Mahmut Ekrem'e aittir. Ekrem, edebiyatımızda "Sanat için sanat" anlayışının savunucularındandır ve bu romanı, 1898 yılında yayımlanmıştır. Eser, ilk olarak "Servet-i Fünun" dergisinde tefrika edilmiş, daha sonra kitap haline getirilmiştir.
Bu roman, içerik ve üslup bakımından Türk edebiyatında bir dönüm noktası kabul edilir. İşte onu eşsiz kılan başlıca özellikler:
Edebiyat tarihçileri, Araba Sevdası'nı genellikle Türk edebiyatının ilk realist (gerçekçi) romanı olarak kabul eder. Yazar, olayları ve karakterleri olduğu gibi, abartısız ve yalın bir şekilde anlatır. Toplumdaki bir kesimin yaşam tarzını ve düşünce yapısını eleştirel bir gözle yansıtır.
Romanın ana teması, Tanzimat Dönemi'nde görülen yanlış Batılılaşma eğilimidir. Kahramanımız Bihruz Bey, alafranga hayranı, Fransızca kelimelerle dolu bir Türkçe konuşan, sorumsuz ve hayalperest bir tip olarak karşımıza çıkar. Onun "araba sevdası", aslında gösteriş merakının ve yüzeysel değişimin bir simgesidir.
Recaizade Ekrem, romanda ince bir mizah ve ironi kullanır. Bihruz Bey'in gülünç durumlara düşmesi, yaptığı komik hatalar ve iç monologları, okuyucuda hem tebessüm hem de düşünme fırsatı yaratır. Bu yönüyle eser, bir töre romanı özelliği de taşır.
Yazar, romanında oldukça süslü ve ağır bir dil kullanmıştır. Özellikle Bihruz Bey'in konuşmalarında Fransızca kelimelere sıkça yer verilir. Bu tercih, karakterin kişiliğini ve özentiliğini vurgulamak amacıyla bilinçli olarak yapılmıştır.
Roman, mirasyedi Bihruz Bey'in, bir arabada gördüğü ve sosyal statüsünü yanlış anladığı Periveş Hanım'a olan platonik aşkını anlatır. Bihruz Bey, bu aşk uğruna servetini tüketir, kendini komik durumlara sokar. Sonunda Periveş Hanım'ın evli ve çocuklu olduğunu öğrenmesiyle hayal dünyası yıkılır. Bu hikâye, bireysel bir trajikomiden ziyade, dönemin bir sosyal eleştirisidir.
Sonuç olarak, Araba Sevdası, sadece bir aşk hikâyesi değil, bir dönemin sosyolojik fotoğrafını çeken, üslubu ve içeriğiyle Türk edebiyatında çığır açan bir başyapıttır. Recaizade Mahmut Ekrem, bu eseriyle edebiyatımıza hem yeni bir soluk getirmiş hem de topluma bir ayna tutmuştur.