Atlantis, binlerce yıldır insanlığın hayal gücünü ateşleyen, kökeni Antik Yunan filozofu Platon'a dayanan bir kayıp uygarlık efsanesidir. Platon, Timaios ve Kritias diyaloglarında, yaklaşık 9.000 yıl önce var olduğunu iddia ettiği, gelişmiş teknolojisi ve ideal devlet düzeniyle göz kamaştıran, ancak bir gecede okyanusun derinliklerine batırılan bu adadan bahseder. Efsane, tarih, arkeoloji, edebiyat ve popüler kültürde sonsuz bir ilham kaynağı olmuştur.
Platon, hikayeyi Atinalı devlet adamı Solon'a, onun da Mısırlı rahiplerden duyduğu şekliyle aktarır. Atlantis, "Herakles'in Sütunları"nın (Cebelitarık Boğazı) ötesinde, muazzam zenginlikte ve güçte bir imparatorluktu. Ancak, tanrıların gazabına uğrayarak, bir gün ve gece içinde depremler ve sellerle okyanusa gömüldü.
Akademisyenler bu konuda ikiye ayrılır:
Atlantis'in konumuyla ilgili sayısız teori ortaya atılmıştır. İşte en popüler olanlardan birkaçı:
MÖ 1600 civarında patlayan Thera Yanardağı, Minos Uygarlığı'nı etkilemiş ve büyük bir tsunamiye yol açmıştır. Bu olayın, Atlantis efsanesinin temeli olabileceği düşünülür.
Platon'un işaret ettiği gibi Atlas Okyanusu'nda, İspanya açıklarındaki Tartessos uygarlığı veya Azor Adaları civarı en çok araştırılan bölgelerdir.
Atlantis, edebiyattan sinemaya, çizgi romanlardan video oyunlarına kadar geniş bir alanda varlığını sürdürür. Jules Verne'in Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Disney'in animasyon filmi Atlantis: Kayıp İmparatorluk ve birçok belgesel, bu efsaneyi her kuşağa yeniden tanıtmıştır.
Atlantis efsanesinin bu kadar kalıcı olmasının ardında yatan birkaç evrensel tema vardır:
Atlantis, ister bir metafor ister gerçek bir yer olsun, insanlığın geçmişe duyduğu hayranlığın, geleceğe dair korkularının ve sınır tanımayan merakının en güçlü sembollerinden biri olmaya devam edecek gibi görünüyor.