Avrupa'nın kaderini değiştiren, Roma İmparatorluğu'nu titreten ve "Tanrının Kırbacı" (Latince: Flagellum Dei) lakabıyla tarihe geçen bir hükümdar: Attila. 5. yüzyılda yaşamış bu savaşçı kral, Hun İmparatorluğu'nu dünyanın en güçlü devletlerinden biri haline getirdi. Gelin, bu efsanevi liderin hayatına, savaşlarına ve mirasına birlikte göz atalım.
Attila, 395-453 yılları arasında yaşamıştır. Amcası Rua'nın ölümünden sonra, 434 yılında kardeşi Bleda ile birlikte Hun İmparatorluğu'nun başına geçti. 445 yılında Bleda'nın ölümüyle (tarihçiler Attila'nın onu öldürttüğünü düşünür) tek başına hükümdar oldu. İmparatorluğun sınırları, Orta Asya'dan bugünkü Almanya'ya, Karadeniz'den Baltık Denizi'ne kadar uzanıyordu.
Bu korkutucu lakap, özellikle Hristiyan dünyası tarafından verilmişti. Attila'nın acımasız ve yıkıcı seferleri, dönemin Hristiyan yazarları tarafından tanrının günahkâr insanlara gönderdiği bir ceza olarak yorumlanıyordu. Roma'ya yönelik tehdidi, onu adeta ilahi bir cezalandırma aracı haline getirmişti.
Attila'nın askeri başarıları, onu antik dünyanın en büyük komutanlarından biri yapmıştır.
Attila, tarihçilerin aktardığına göre basit ve sade bir yaşam sürdü. Tahtadan bir kaseden yemek yer, sade giyinirdi. Çok eşliliği vardı; son eşi İldiko ile evliliğinin ardından, 453 yılında gerdek gecesi aniden öldü. Ölüm nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, aşırı içkiden boğulma, burun kanaması ya da suikast gibi teoriler vardır. Mezarının yeri ise hâlâ bir sırdır.
Attila'nın ölümünden sonra Hun İmparatorluğu, oğulları arasındaki taht kavgaları ve isyanlar sonucunda hızla dağıldı. Ancak Attila, Batı kültüründe acımasız bir barbar, Türk ve Macar kültürlerinde ise büyük bir kahraman ve ata olarak farklı şekillerde anıldı.
Attila, askeri dehası, karizması ve kısa sürede kurduğu muazzam imparatorlukla, sadece yaşadığı dönemi değil, sonraki yüzyılların siyasi haritasını ve kültürel hafızasını da derinden etkilemiş bir figür olarak tarihteki yerini koruyor.