Psikoloji tarihinde davranışçılık, insan zihnini bir “kara kutu” olarak görürken, 20. yüzyılın ortalarında ortaya çıkan bilişsel yaklaşım, bu kutuyu açmaya ve insanın düşünce süreçlerini anlamaya odaklandı. Bu yaklaşımın en önemli temsilcilerinden biri olan Jean Piaget, çocukların dünyayı nasıl anladığını ve zihinsel yeteneklerinin nasıl geliştiğini sistematik bir şekilde açıklayarak psikoloji ve eğitim alanında devrim yarattı. Bu yazıda, bilişsel yaklaşımın temellerini ve Piaget’nin kuramını keşfedeceğiz.
Bilişsel yaklaşım, insan davranışlarının ardındaki zihinsel süreçlere (düşünme, hatırlama, öğrenme, problem çözme, dil) odaklanır. Davranışçılığın aksine, gözlemlenemeyen içsel süreçleri bilimsel yöntemlerle incelemeyi hedefler. Bilgi işleme modeline benzetilen bu yaklaşımda, zihin; bilgiyi alan, işleyen, depolayan ve gerektiğinde kullanan aktif bir sistem olarak görülür.
İsviçreli psikolog Jean Piaget (1896-1980), çocukların yetişkinlerden niteliksel olarak farklı düşündüğünü savundu. Ona göre bilişsel gelişim, çevreyle etkileşim sonucu ilerleyen, evrensel ve aşamalı bir süreçti. Çocuk, bu süreçte aktif bir “küçük bilim insanı” rolündeydi.
Piaget, bilişsel gelişimi yaşa bağlı dört evreye ayırdı. Her evre, bir öncekinden niteliksel olarak farklıdır ve evrenseldir (tüm çocuklarda aynı sırayla görülür).
Bebekler dünyayı duyuları ve motor hareketleriyle keşfeder. Bu dönemin en önemli başarısı, nesne sürekliliği kavramının (gözden uzak olan nesnenin yok olmadığını anlama) edinilmesidir.
Dil ve sembolik düşünce hızla gelişir, ancak çocuk benmerkezcidir (başkalarının bakış açısını alamaz). Mantıksal işlemleri yapamaz ve korunum kavramını anlamaz (aynı miktardaki suyun farklı bir bardakta daha az/çok görünmemesi).
Çocuk somut (elle tutulur) nesneler üzerinde mantıksal düşünebilir. Korunum kavramı kazanılır, sınıflama ve sıralama becerileri gelişir. Benmerkezcilik azalır.
Ergen, soyut kavramlar (adalet, özgürlük) üzerine düşünebilir, hipotezler kurabilir ve sistematik olarak problem çözebilir. Bilimsel düşünce ve varsayımsal düşünme yeteneği ortaya çıkar.
Piaget’nin bilişsel gelişim kuramı, insan zihninin karmaşık ve dinamik yapısını anlamamızda bir dönüm noktası olmuştur. Onun “çocuk, yetişkinin küçük bir kopyası değildir” fikri, hem psikolojiyi hem de eğitim felsefesini derinden etkilemiştir. Bilişsel yaklaşım ve Piaget’nin mirası, bugün hâlâ çocuk gelişimi, yapay zeka çalışmaları ve öğrenme bilimleri alanlarında yol gösterici olmaya devam etmektedir.