Budizm, MÖ 6. yüzyılda Gautama Buddha (Siddhartha Gautama) tarafından kurulmuş bir dini ve felsefi öğretidir. Kökenleri Hindistan'a dayanan bu öğreti, zamanla tüm Asya'ya ve dünyaya yayılmıştır. Temel amacı, bireyin acıdan (dukkha) kurtularak aydınlanmaya (nirvana) ulaşmasıdır.
Budizm'in kurucusu, bugünkü Nepal'de bir prens olarak dünyaya gelen Siddhartha Gautama'dır. Sarayın konforlu yaşamı içinde büyümesine rağmen, dışarıya yaptığı gezilerde hastalık, yaşlılık ve ölüm gibi hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmiştir. Bu onu derinden etkilemiş ve gerçek mutluluğun kaynağını aramak için sarayını, ailesini ve servetini terk etmesine neden olmuştur.
Uzun bir arayış ve çile döneminin ardından, bir incir ağacının altında derin bir meditasyona girmiş ve 35 yaşında "Aydınlanma"ya (Bodhi) ulaşarak "Buddha" (Uyanmış/Aydınlanmış Olan) olmuştur.
Buddha'nın aydınlanma sonucu öğrettiği, Budizm'in temelini oluşturan dört prensiptir:
Bu yol, ahlaki disiplin, zihinsel gelişim ve bilgelik olmak üzere üç ana bölüme ayrılır ve kişiyi Nirvana'ya götüren bir rehberdir.
Budizm'de, eylemlerimizin (fiziksel, sözlü, zihinsel) sonuçları olduğuna inanılır. Buna Karma Yasası denir. İyi eylemler iyi sonuçlar, kötü eylemler ise kötü sonuçlar doğurur. Bu karmik enerji, bir kişi öldükten sonra onun yeniden doğmasına (samsara) neden olur. Amaç, karma zincirini kırarak bu sonsuz yeniden doğum döngüsünden kurtulmak ve Nirvana'ya ulaşmaktır.
Nirvana, Sanskritçe "sönmek" anlamına gelir. Ateşin yakıtı bittiğinde sönmesi gibi, acıya neden olan istekler, nefret ve cehalet söndüğünde ulaşılan mutlak huzur, özgürlük ve aydınlanma halidir. Bu, bir "cennet" değil, zihnin tüm bağlardan kurtulduğu bir içsel devrimdir.
💡 Özetle, Budizm bir "tanrı"ya tapınma dini olmaktan ziyade, kişinin kendi içsel dönüşümü ve zihnini eğitmesi yoluyla acıdan kurtulmayı öğreten bir yaşam felsefesi ve ahlak sistemi olarak görülebilir.