Türk Kurtuluş Savaşı’nın kaderini belirleyen ve “Büyük Taarruz” olarak tarihe geçen harekât, 26 Ağustos 1922 sabahı şafağın sökmesiyle başladı. Bu tarih, yalnızca bir askerî harekâtın başlangıcı değil, aynı zamanda Anadolu’nun bağımsızlık mücadelesinde kesin sonucu getiren bir miladın adıdır. Büyük Taarruz, Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığında planlanmış, gizlilik ve strateji üzerine kurulu bir “meydan muharebesi” olarak tasarlanmıştı.
Taarruz, 26 Ağustos Cumartesi günü, sabah 04:30’da Türk topçusunun Afyon’daki Yunan mevzilerini bombardımana tutmasıyla fiilen başladı. Ancak hazırlıklar çok önceden, aylar öncesinden yapılmıştı. Mustafa Kemal Paşa, 20 Ağustos’ta Akşehir’deki karargâhında son hazırlık toplantısını yapmış ve taarruz emrini vermişti. Askerler 25 Ağustos gecesi savaş pozisyonlarını almış, 26 Ağustos sabahı ise tarihin akışını değiştirecek hamle başlamıştı.
Büyük Taarruz, bir “imha muharebesi” olarak tasarlandı. Amaç, düşmanı sadece geri püskürtmek değil, tamamen yok etmekti. Mustafa Kemal Paşa’nın “Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emri, bu stratejinin son noktasıydı. Taarruzun başarısında;
26 Ağustos’ta başlayan harekât, 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşuyla sonuçlandı. Bu zafer;
26 Ağustos 1922, yalnızca bir taarruzun başlangıç tarihi değil, Türk milletinin ölüm-kalım mücadelesinde zaferle taçlandırdığı bir diriliş anıdır. Büyük Taarruz, askerî dehası, inancı ve azmiyle bir milletin kaderini değiştiren bir liderin ve onun kahraman ordusunun destanıdır. Her yıl 26 Ağustos, bu büyük zaferin başlangıcı olarak anılmakta ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ruhunu hatırlatmaktadır.
Not: Büyük Taarruz, resmî kaynaklarda genellikle “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” olarak geçer ve 30 Ağustos Zafer Bayramı ile taçlandırılır. 26 Ağustos ise bu büyük zaferin ateşinin yakıldığı kritik gündür.