İnsanlık tarihinin en parlak ve en az bilinen dehalarından biri olan Ebû’l İz İsmail İbni Rezzaz El-Cezerî, 12. yüzyılın sonlarında ve 13. yüzyılın başlarında yaşamış bir mühendis, mucit ve bilim insanıdır. "Sibernetiğin babası" ve "robotik biliminin kurucusu" olarak anılmasının ardında, 800 yıl önce tasarladığı, programlanabilir, otomatik hareket eden makineler yatmaktadır. Onun hikayesi, bilim ve teknolojinin sınırlarını zorlayan bir zihnin öyküsüdür.
1136 yılında, bugünkü Cizre'de (adı da buradan gelir) doğdu. Uzun yıllar Artuklu Sarayı'nda başmühendis olarak görev yaptı. Burada, dönemin sultanı Nasireddin Mahmud'un isteği üzerine, yaptığı tüm makineleri ve çalışma prensiplerini topladığı efsanevi eseri "Kitab-ül Hiyel" (Mekanik Araçların Bilgisi Kitabı) yazdı. Bu kitap, sadece bir katalog değil, her bir cihazın nasıl yapılacağına dair detaylı çizim ve talimatlar içeren bir mühendislik şaheseridir.
Cezeri'nin çalışmalarını "sibernetik" (canlılardaki düzenli işleyişi makinelere uygulama bilimi) kapsamında değerlendirmemizin nedeni, makinelerinde otomatik kontrol, geri bildirim (feedback) mekanizmaları ve programlanabilirlik kavramlarını kullanmasıdır.
Cezeri'nin "Kitab-ül Hiyel"i, Arapça'dan Latince'ye ve diğer dillere çevrilerek Avrupa'da büyük etki yarattı. Leonardo da Vinci dahil birçok Rönesans mucidi onun çizim ve fikirlerinden ilham aldı. Bugün otomasyon, robotik, makine mühendisliği ve sibernetik alanlarının temelinde, onun 800 yıl önce Diyarbakır'da attığı tohumlar yatar. Çalışmaları, pratik mühendisliğin teorik bilgiyle nasıl birleştirileceğinin de eşsiz bir örneğidir.
Cezeri, sadece icatlarıyla değil, sistematik çizim ve belgeleme yöntemiyle de bir öncüdür. O, bilginin sadece teoride kalmaması, somut ve faydalı makinelere dönüşmesi gerektiğine inanmıştı. "Sibernetiğin Kurucusu" unvanı, onun makinelere "akıl" ve "otonomi" kazandırma çabasının en büyük takdiridir. Cezeri, insanlığın ortak teknoloji mirasının en parlak ve en önemli köşe taşlarından biridir.