Cumhuriyet'in ilanından sonra, 1923'ten itibaren Türk edebiyatında hikâye türü büyük bir gelişim göstermiştir. Bu dönem yazarları, toplumsal sorunlardan bireyin iç dünyasına uzanan geniş bir yelpazede eserler vermişlerdir. İşte bu dönemin öne çıkan bazı önemli hikâye yazarları:
Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerindendir. Durum (kesit) hikâyesi türünün en başarılı temsilcisi olarak kabul edilir. Sade, yalın ve son derece doğal bir anlatımı vardır. Gözlemlerine dayanan eserlerinde, sıradan insanların günlük yaşamlarından kesitler sunar.
Türk hikâyeciliğinde bir dönüm noktasıdır. Öyküye getirdiği yenilikçi bakış açısıyla "Çağdaş Türk Hikâyesi"nin kurucusu kabul edilir. Eserlerinde İstanbul'un yoksul semtlerini, balıkçıları, işsizleri, sıradan insanları anlatmıştır. İnsan sevgisi ve doğaya olan tutkusu ön plandadır.
Eserlerinde toplumcu gerçekçi bir çizgiyi benimsemiştir. Anadolu insanının yaşam koşullarını, sıkıntılarını, ezilmişliğini ve sosyal eşitsizlikleri gerçekçi bir dille anlatmıştır. Hikâyelerinde güçlü bir gözlem gücü ve insan psikolojisini derinlemesine işleyen bir anlatım vardır.
Milli Edebiyat akımının ve "Yeni Lisan" hareketinin öncüsüdür. Olay hikâyeciliğinin (Maupassant tarzı) Türk edebiyatındaki en önemli temsilcisidir. Hikâyelerinde Türk tarihi, milli bilinç, Batılılaşma ve toplumsal aksaklıklar gibi temaları işlemiştir.
Gözlemci ve gerçekçi bir yazardır. Özellikle "Memleket Hikâyeleri" ile Anadolu'nun gerçeklerini İstanbul'daki edebiyat çevrelerine taşımıştır. Mizahi ve eleştirel bir üslubu vardır. Türkçeyi ustalıkla kullanmasıyla tanınır.
Bu yazarlar, Cumhuriyet Dönemi Türk hikâyeciliğini hem biçim hem de içerik olarak zenginleştirmiş, modern Türk edebiyatının temel taşlarını oluşturmuşlardır.