Dan Brown'ın 2003 yılında yayımlanan ve tüm dünyada bir fenomen haline gelen romanı Da Vinci Şifresi, sanat tarihi, dini sembolizm ve gerilimi bir araya getiren nefes kesici bir kurgudur. İşte bu modern klasiğin karakterleri, temel aksiyonu ve tartışmalarıyla özeti.
Louvre Müzesi müdürü ve Gizli Sion Tarikatı'nın üstadı Jacques Saunière, gizemli bir katil tarafından öldürülür. Ölmeden önce, vücudunu ve etrafına bıraktığı ipuçlarını, torunu Sophie'ye ulaşması için bir şifreye dönüştürür. Bu şifreler, Leonardo da Vinci'nin eserlerinde (özellikle Son Akşam Yemeği ve Vitruvius Adamı tablolarında) saklanan kadim bir sırrı işaret eder: Kutsal Kâse'nin gerçek kimliği.
Romana göre Leonardo da Vinci, bu büyük sırrı bilen Sion Tarikatı'nın bir üyesiydi ve sırrı, eserlerine semboller aracılığıyla ustalıkla işledi. Örneğin Son Akşam Yemeği'nde İsa'nın sağındaki figürün havarilerden biri değil, Mecdelli Meryem olduğu ve ikisi arasında bir "V" şekli (kadınlık sembolü) oluşturduğu iddiası, hikâyenin temel taşlarındandır.
Langdon ve Sophie, Saunière'nin bıraktığı izleri takip ederek Paris'ten Londra'ya uzanan bir kovalamacanın içine girerler. Polisten (içeride kötü bir adam olduğu için) ve fanatik Silas'tan kaçarken, şifreleri çözmek için:
Teabing'in de yardımıyla ulaştıkları şok edici gerçek şudur: Kutsal Kâse (San Greal) bir nesne değil, bir soy/metafordur. Aslında Sang Real yani "Kraliyet Kanı" anlamına gelir. Sır, İsa'nın Mecdelli Meryem ile evlendiği ve ondan bir çocuğının olduğu, böylece kutsal soyun (Merovenj Hanedanı) günümüze kadar devam ettiği iddiasıdır. Kilise, bu gerçeği bin yıldır gizlemek ve iktidarını korumak için savaşmıştır.
Hikâye, İskoçya'daki Rosslyn Şapeli'nde beklenmedik bir aile buluşmasıyla ve sırrın nihai koruyucusunun ortaya çıkışıyla sona erer. Langdon, Paris'e döndüğünde son bir ipucuyla Kâse'nin -Mecdelli Meryem'in- kalıntılarının tam olarak Louvre Müzesi'nin altında, ters piramitin altında dinlendiğini anlar.
Roman, tarihi gerçeklerle kurguyu o kadar iç içe geçirdi ki, birçok okuyucu anlatılanları gerçek sanmaya başladı. Vatikan başta olmak üzere birçok dini çevre, kitabı İsa'nın ilahi kimliğine saldırı olarak gördü ve şiddetle eleştirdi. Bu tartışmalar, kitabın satışlarını daha da artırarak onu bir kült haline getirdi.
Sonuç olarak, Da Vinci Şifresi, okuyucuyu sanatın, tarihin ve dinin labirentlerinde soluksuz bir maceraya sürükleyen, "Acaba?" dedirten ve araştırmaya teşvik eden bir modern gerilim klasiğidir. 🎬📚