Osmanlı İmparatorluğu’nun ihtişamlı dönemlerinden günümüz Türkiye'sine uzanan maliye teşkilatının bel kemiği olan “Defterdar” unvanı, tarihsel derinliği ve önemiyle dikkat çeker. Padişahın hazinesinin bekçisi, devletin mali işlerinin baş sorumlusu... Gelin, bu kadim görevin anlamını, tarihsel gelişimini ve günümüzdeki izdüşümlerini birlikte keşfedelim.
Osmanlı Devleti'nde defterdar, “başdefterdar” olarak da anılır ve şeyhülislam ve sadrazamdan sonra gelen en yüksek dereceli devlet görevlilerindendi. Görevi, devletin tüm gelir ve giderlerini kayıt altına almak, bütçeyi dengelemek ve hazineyi yönetmekti. Maliye Nezareti'nin (Bakanlığı'nın) kurulmasına kadar merkezi mali otoriteyi temsil etti.
Cumhuriyet'in ilanı ve modern maliye teşkilatının kurulmasıyla “defterdar” unvanı, yerini Maliye Bakanlığı ve onun taşra teşkilatındaki üst düzey yöneticilere bırakmıştır. Günümüzde, “Mali Hizmetler Uzmanları” ve “Vergi Denetmenleri” gibi meslekler, defterdarın uzmanlık alanının çağdaş temsilcileri olarak görülebilir.
Defterdarlık kurumu, Osmanlı’da merkezi bürokrasinin ve rasyonel mali yönetimin gelişmesinde çok kritik bir rol oynamıştır. Devletin ekonomik gücü ve istikrarı, büyük ölçüde bu makamın etkin işleyişine bağlıydı.
“Defterdar”, yalnızca bir maliye görevlisi değil, aynı zamanda bir devlet geleneği ve organizasyon zekasının simgesidir. Osmanlı’nın kayıt kültürüne ve mali disiplinine verdiği önemi gösteren bu unvan, bugünkü kamu mali yönetimi anlayışımızın tarihteki şekillendiricilerinden biridir. Tarih ve maliye meraklıları için, defterdarlık kurumunu anlamak, geçmişin ekonomik zihniyetini çözümlemek için kilit bir anahtardır.