Okyanuslara ve denizlere her girdiğimizde ağzımıza gelen o karakteristik tuzlu tat, hepimizin aklına aynı soruyu getirir: Bu devasa su kütleleri neden tuzludur? Cevap, milyonlarca yıla yayılan jeolojik süreçlerde ve Dünya'nın doğal döngülerinde gizli.
Deniz suyundaki tuzun başlıca kaynağı, karalardaki kayalardır. Yağmur suyu, havadaki karbondioksiti emerek hafif asidik bir yapı kazanır (karbonik asit). Bu asidik yağmur, karadaki kayaları aşındırır ve içlerindeki mineralleri (başta sodyum ve klor iyonları olmak üzere) çözerek nehirler yoluyla denizlere taşır.
Bir diğer önemli kaynak ise okyanus tabanındaki hidrotermal menfezlerdir. Deniz suyu, okyanus tabanındaki sıcak kayalıkların arasına sızarak ısınır ve bu kayalardan mineralleri çözerek geri püskürtür. Bu süreç de okyanus suyuna önemli miktarda mineral ekler.
Peki, milyonlarca yıldır bu tuz karalardan denizlere akıyorsa, neden denizler gittikçe daha tuzlu olmuyor? Bunun nedeni, dinamik bir dengenin varlığıdır.
Ortalama okyanus suyunun tuzluluk oranı yaklaşık %3.5'tir. Yani 1 litre deniz suyunda 35 gram tuz çözünmüştür. Bu tuzun büyük çoğunluğu (%85'ten fazlası) Sodyum Klorür (NaCl) yani sofra tuzudur. Tuzluluk oranı; buharlaşma, yağış, nehir girişi ve buzul hareketlerine bağlı olarak bölgeden bölgeye değişiklik gösterir. Örneğin, yoğun yağış alan Baltık Denizi'nde tuzluluk düşükken, buharlaşmanın çok yüksek olduğu Kızıldeniz'de çok daha yüksektir.
Denizlerin tuzluluğu, Dünya'nın yaşayan ve sürekli devinim halindeki sisteminin bir ürünüdür. Karalardan denizlere akan iyonlar, okyanus tabanındaki jeotermal aktiviteler ve bu iyonları uzaklaştıran doğal süreçler arasında milyonlarca yıldır süren bir denge, bugün denizde hissettiğimiz tuzluluğu sabit bir seviyede tutar. Bu durum, gezegenimizin kusursuz işleyen jeokimyasal döngülerinin sadece bir tanesidir.