Yıllardır süregelen, neredeyse herkesin duyduğu bir söylem: "Devekuşları korkunca kafasını kuma gömer." Peki bu ne kadar doğru? Bu yazıda, popüler kültürün bu meşhur mitini bilimsel gerçeklerle birlikte inceliyor ve devekuşlarının aslında ne yaptığını keşfediyoruz.
Bu yanlış inanışın kökleri, Romalı doğa bilimci Yaşlı Plinius'a kadar uzanır. Plinius, devekuşlarının tehlikeden kaçmak yerine kafalarını çalılıklara sakladıklarını yazmıştı. Zaman içinde bu gözlem, "kafasını kuma gömmek" şeklinde, gerçeği yansıtmayan bir mecaza dönüştü. İnsanlar, bu davranışı "problemi görmezden gelmek" anlamında kullanmaya başladı.
Devekuşları (Struthio camelus) dünyanın en büyük ve en hızlı koşan kuşlarıdır. Tehlike anındaki ilk tepkileri asla saklanmak değil, saatte 70 km'ye varan hızlarıyla kaçmaktır. Peki o zaman neden böyle bir efsane var? İşte devekuşlarının yaptığı ve yanlış yorumlanan birkaç davranış:
Evet, tamamen yanlış. Bir devekuşu kafasını kuma gömersdi, nefes alamazdı. Bu, onun için intihar anlamına gelirdi. Bu deyim, tamamen insanların bir hayvan davranışını yanlış yorumlamasından ve bunun alegorik bir anlam kazanmasından kaynaklanmaktadır.
Devekuşu efsanesi, bize doğayı gözlemlerken önyargılarımızdan ve basit yorumlardan kaçınmamız gerektiğini hatırlatıyor. Devekuşları korkak değil, aksine çevik, güçlü ve uyum sağlayabilen hayvanlardır. Bir dahaki sefere bu deyimi kullanırken, arkasındaki gerçeği de düşünmekte fayda var!
Özetle: Devekuşları kafasını kuma gömmez. Bu bir mittir. Onlar, tehlikeden kaçan veya yuvalarını koruyan muhteşem canlılardır.