Osmanlı İmparatorluğu'nun altı asır boyunca üç kıtada hüküm sürmesinin ardında yatan en önemli faktörlerden biri, merkezi yönetimi güçlendiren ve devletin sürekliliğini sağlayan devşirme sistemidir. Bu sistem, Osmanlı'nın hem idari hem de askeri yapısını şekillendiren, benzersiz bir insan kaynağı modeli olarak tarihteki yerini almıştır.
Devşirme sistemi, Osmanlı İmparatorluğu'nda özellikle Hristiyan tebaadan genç erkek çocukların toplanarak Müslüman yapılması, Türk-İslam kültürüyle yetiştirilmesi ve devletin çeşitli kademelerinde görev alacak şekilde eğitilmesi uygulamasıdır. Kelime anlamı olarak "toplamak, derlemek" anlamına gelen devşirme, Osmanlı'nın insan kaynağını sistematik bir şekilde yönetme becerisinin en çarpıcı örneklerinden biridir.
Devşirme sisteminin temelleri 14. yüzyılda I. Murad döneminde atılmış, sistemli hale gelmesi ise Fatih Sultan Mehmet döneminde olmuştur. Sistem, 17. yüzyıl sonlarına kadar etkin bir şekilde uygulanmış, zamanla önemini yitirerek 18. yüzyılda tamamen kaldırılmıştır.
Osmanlı ordusundaki yeniçeri ağaları ve devşirme memurları, belirli aralıklarla (genellikle 3-7 yılda bir) Hristiyan köylerini dolaşarak 8-20 yaş arası sağlıklı, zeki ve yetenekli çocukları toplardı. Genellikle ailelerin tek erkek çocuğu alınmaz, evli olanlar tercih edilmezdi.
Toplanan çocuklar gruplar halinde İstanbul'a getirilir, burada Müslüman olurlar ve Türkçe öğrenirlerdi. En yeteneklileri saray okuluna (Enderun), diğerleri Türk ailelerin yanına verilerek Türk-İslam kültürünü özümsemeleri sağlanırdı.
Eğitimini tamamlayan devşirmeler, yeteneklerine göre çeşitli görevlere atanırdı:
Osmanlı tarihinde devşirme kökenli pek çok önemli isim yetişmiştir:
17. yüzyıldan itibaren devşirme sistemi bozulmaya başladı. Müslüman ailelerin çocukları da sisteme alınmaya başlandı, kurallar esnetildi ve rüşvet yaygınlaştı. Yeniçeriler siyasete karışarak sık sık isyan etmeye başladı. Sistem, 1826'da Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması (Vaka-i Hayriye) ile fiilen sona erdi.
Devşirme sistemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun uzun ömürlü olmasını sağlayan en önemli kurumlardan biriydi. Hem askeri gücün hem de bürokrasinin bel kemiğini oluşturan bu sistem, döneminin en ileri insan kaynağı yönetim modellerinden biri olarak tarihteki yerini almıştır. Sistem, Osmanlı'nın çok kültürlü yapısını yansıtması ve liyakate dayalı bir yönetim anlayışını temsil etmesi açısından önemli bir tarihi mirastır.