Dogmatizm, eleştirel sorgulama ve akılcı analiz olmaksızın, belirli öğreti, inanç veya ilkelerin mutlak ve değişmez gerçekler olarak kabul edilmesidir. Dogmatik düşünce, herhangi bir kanıt veya mantıksal çıkarım gerektirmeksizin, önceden belirlenmiş kabulleri sorgusuz sualsiz benimsemeyi ifade eder.
Dogmatizm terimi, Antik Yunan felsefesinde "doksa" (görüş) ve "dogma" (öğreti) kavramlarından türemiştir. Özellikle Helenistik dönem felsefe okulları (Stoacılık, Epikürcülük) belirli yaşam ilkelerini dogma olarak benimsemişlerdir. Ancak terim, zamanla daha çok dinî öğretilerin katı yorumlanması ve otoriteye kayıtsız şartsız bağlılık ile ilişkilendirilmiştir.
Felsefe tarihinde dogmatizm, genellikle septisizmin karşıtı olarak ele alınır:
Dogmatik sistemler, kendi öğretilerini zaman ve koşullardan bağımsız, evrensel ve değişmez gerçekler olarak sunar.
Eleştiri, tartışma veya alternatif görüşlere karşı genellikle kapalıdır. "Neden?" sorusuna verilen cevap çoğunlukla "Çünkü öyle" veya "Otorite öyle diyor" şeklindedir.
Doğruluğun kaynağı kişisel akıl veya deneyim değil, dışsal bir otoritedir (kutsal metin, lider, gelenek vb.).
Dogmatizm, başta Aydınlanma filozofları olmak üzere pek çok düşünür tarafından eleştirilmiştir:
Günümüzün karmaşık, çok kültürlü ve hızlı değişen dünyasında, dogmatik yaklaşımlar giderek daha fazla sorgulanmaktadır. Eleştirel düşünme, diyalog ve esneklik, dogmatizme karşı önerilen en temel alternatiflerdir. Ancak, insan psikolojisinin belirsizlik karşısında kesin arayışı, dogmatizmin her dönemde bir cazibe taşıyacağını da göstermektedir.
Dogmatizmi anlamak, sadece felsefi bir egzersiz değil, aynı zamanda kendi düşünce kalıplarımızı fark etme ve daha açık fikirli olma yolunda önemli bir adımdır.