Milli Mücadele'nin en kritik cephelerinden biri olan Doğu Cephesi, Türk ordusunun zaferi ve diplomatik başarısıyla sonuçlanmıştır. Bu cephe, Mondros Mütarekesi sonrası işgal edilen vatan topraklarının ilk kurtarıldığı yer olması ve Misak-ı Milli sınırlarının doğuda fiilen elde edilmesi bakımından büyük önem taşır. Cephenin komutanı Kazım Karabekir Paşa ve karşısındaki en büyük güç olan Ermeni Taşnak Yönetimi, bu dönemin iki ana aktörüdür.
I. Dünya Savaşı'nın sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması (30 Ekim 1918), Osmanlı ordusunun dağılmasını öngörüyordu. Bu boşluğu değerlendirmek isteyen Ermeni Taşnak yönetimi, "Büyük Ermenistan" hayaliyle Doğu Anadolu'da işgallere başladı. Bölgedeki Müslüman halka yönelik katliamlar artınca, Ankara'daki TBMM Hükümeti, 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa'yı Doğu Cephesi Komutanlığı'na atayarak harekete geçti.
Kazım Karabekir, sadece bir asker değil, aynı zamanda siyasi ve insani bir liderdi. Emrindeki düzenli orduyu toparlayıp güçlendirdi. Stratejisi, savunmada kalmak değil, etkili bir taarruzla Ermeni kuvvetlerini dağıtmak ve diplomatik masada üstünlük sağlamaktı. Ayrıca, bölgedeki halkın güvenini kazanarak iç isyanları önlemede de kritik bir rol oynadı.
TBMM'nin emriyle 28 Eylül 1920'de genel taarruza geçen Türk ordusu, kısa sürede önemli başarılar elde etti:
Gümrü'de imzalanan bu antlaşma, TBMM'nin uluslararası alandaki ilk siyasi ve askeri zaferidir. Antlaşmanın önemli maddeleri şunlardır:
Not: Gümrü Antlaşması, Ermenistan'ın Sovyetleşmesi nedeniyle uygulanamadı, ancak yerini daha sonra Moskova (1921) ve Kars (1921) Antlaşmaları aldı. Bu antlaşmalarla Gümrü'nün kazanımları pekiştirildi.
Doğu Cephesi, Kazım Karabekir Paşa'nın üstün komutanlığında, askeri disiplin ve siyasi ferasetle yürütülmüş örnek bir harekâttır. Ermeni Taşnak yönetiminin işgalci politikası, Türk ordusunun kesin zaferiyle sonuçlanmış ve Misak-ı Milli doğu sınırı fiilen gerçekleşmiştir. Bu zafer, Kurtuluş Savaşı'nın kaderini değiştiren en önemli dönüm noktalarından biridir.