Bu soru, ilk bakışta basit gibi görünse de cevabı tarih boyunca değişmiş ve coğrafya bilimindeki gelişmelerle birlikte farklı yanıtlar almıştır. Gelin, okyanuslarımızı yakından tanıyalım.
Eski haritalarda ve denizcilik anlayışında tüm dünya suları tek bir bütün olarak görülüyordu. Ancak kıtaların keşfi ve okyanus akıntıları, sıcaklık ve tuzluluk farklılıklarının anlaşılmasıyla birlikte, okyanuslar bölgelere ayrılmaya başladı.
Uzun yıllar boyunca dünyada dört ana okyanus olduğu kabul edildi:
2000 yılında, Uluslararası Hidrografi Örgütü (IHO) tarafından resmen tanınan beşinci okyanus. Antarktika kıtasını çevreleyen, 60° güney enleminin altında kalan suları kapsar. Kendine özgü akıntı sistemleri ve ekosistemiyle diğer okyanuslardan ayrılır.
Okyanus sayısı, bakış açısına göre değişir:
Günümüzde, özellikle eğitim ve bilimsel yayınlarda, beş okyanus modeli (Pasifik, Atlas, Hint, Arktik ve Güney) kabul görmektedir. Ancak bazı kaynaklar hala geleneksel dört okyanus modelini kullanmaya devam etmektedir.
Önemli olan, bu muazzam su kütlelerinin aslında birbirine bağlı olduğu ve tek bir "Küresel Okyanus Sistemi" oluşturduğu gerçeğidir. Okyanuslar, iklimimizi düzenler, oksijenimizin büyük kısmını sağlar ve sayısız canlıya ev sahipliği yapar. Sayısı ne olursa olsun, onları korumak hepimizin ortak sorumluluğudur. 🌎🤝