Fecr-i Ati, Türk edebiyat tarihinde 1909-1912 yılları arasında varlık gösteren, adeta bir "gelecek şafağı" anlamına gelen edebi topluluktur. Servet-i Fünun edebiyatından Milli Edebiyat'a geçiş sürecinde köprü vazifesi görmüş, kısa ömrüne rağmen Türk edebiyatında iz bırakmıştır.
II. Meşrutiyet'in ilanından (1908) sonra, genç edebiyatçıların bir araya gelerek oluşturduğu Fecr-i Ati, 20 Mart 1909'da Hilal Matbaası'nda toplanarak resmen kurulmuştur. Topluluğun beyannamesi 24 Şubat 1910'da Servet-i Fünun dergisinde yayınlanmıştır.
Fecr-i Ati topluluğu, "sanat şahsi ve muhteremdir" ilkesini benimsemiştir. Bu anlayışla, sanatın kişisel bir ifade biçimi olduğunu ve saygıdeğer bir uğraş olduğunu vurgulamışlardır.
Fecr-i Ati topluluğu, 1912 yılında dağılmıştır. Üyelerinin çoğu, daha sonra Milli Edebiyat akımına katılmıştır. Bu geçiş, Türk edebiyatının dil ve üslup açısından sadeleşme sürecinde önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Fecr-i Ati, kısa ömrüne rağmen Türk edebiyatında önemli bir geçiş dönemini temsil eder. Genç edebiyatçıların bir araya gelerek ortak bir bildiri yayınladıkları ilk topluluk olması bakımından da tarihi bir öneme sahiptir. Ahmet Haşim gibi usta bir şairi Türk edebiyatına kazandırması, topluluğun en kalıcı mirası olarak görülebilir.
Fecr-i Ati, Türk edebiyatının modernleşme sürecinde bir "gelecek şafağı" olma iddiasıyla yola çıkmış, kısa süren varlığıyla bu iddiayı tam anlamıyla gerçekleştiremese de, edebiyat tarihimizdeki yerini almıştır.