Bilim tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri, Galileo Galilei'nin (1564-1642) hareket üzerine yaptığı çalışmalardır. Galileo, sadece teleskopla yaptığı astronomik keşiflerle değil, aynı zamanda deneysel yöntemi ve matematiksel analizi fizik bilimine sokarak, modern mekaniğin temellerini atmıştır. Onun en kalıcı miraslarından biri, eylemsizlik ilkesine dair yaptığı öncü çalışmalardır.
Galileo, Aristo'nun yaklaşık 2000 yıldır hakim olan hareket anlayışını kökten sarsmıştır. Aristo'ya göre, bir cismin sabit hızla hareket etmesi için sürekli bir kuvvet uygulanması gerekiyordu. Örneğin, atılan bir top, onu iten "kuvvet" ortadan kalktığında hemen durmalıydı. Galileo ise dikkatli gözlemler ve düşünce deneyleriyle bu fikre meydan okudu.
Galileo, sürtünmesiz bir ortamda (örneğin mükemmel pürüzsüz bir yüzeyde) hareket eden bir cismin, hiçbir dış kuvvet etki etmezse, aynı hızını ve yönünü sonsuza kadar koruyacağını öne sürdü. Bu, cisimlerin doğal halinin "durmak" değil, mevcut hareket durumlarını korumak olduğu anlamına geliyordu.
Onun ünlü düşünce deneyi şuydu: Mükemmel yuvarlak bir top, sürtünmesiz bir yatay düzlemde bırakılırsa, sonsuza kadar aynı hızla düz bir çizgide hareket edecektir. Bu fikir, daha sonra Newton'ın birinci hareket yasasının temelini oluşturdu.
Galileo'nun getirdiği devrimci bakış açısını özetlemek gerekirse:
Galileo'nun eylemsizlik üzerine düşünceleri eksiksiz değildi; örneğin, dairesel hareketi doğal görüyordu ve ilkeyi tam olarak matematikselleştirmedi. Ancak, doğru soruları sorması ve deneysel yaklaşımı, Sir Isaac Newton'ın 1687'de Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica eserinde formüle ettiği üç hareket yasasının kapısını araladı.
Newton'ın Birinci Yasası (Eylemsizlik Yasası) doğrudan Galileo'nun çalışmaları üzerine inşa edilmiştir: "Bir cisim, üzerine net bir dış kuvvet etki etmedikçe, durumunu korur; duruyorsa durmaya, hareket ediyorsa sabit hızla düz bir çizgide hareket etmeye devam eder."
Galileo Galilei, eylemsizlik ilkesi üzerine yaptığı çalışmalarla, sadece fizik yasalarını değiştirmedi, aynı zamanda insanın evreni anlama biçimini de kökten dönüştürdü. Onun mirası, dünyanın ve göklerin aynı fizik yasalarına tabi olduğu fikriyle, bilimsel devrimin en sağlam temellerinden birini oluşturur. Bugün bir arabanın içinde giderken hissettiğimiz ataletin, uzayda süzülen bir uydunun hareketinin ve evrendeki gezegenlerin yörüngelerinin ardındaki temel prensibi anlamamızı sağlayan ilk adım, Galileo'nun cesur düşünceleriyle atılmıştır.