Johann Wolfgang von Goethe'nin 1774 yılında yayımlanan "Genç Werther'in Acıları" (Die Leiden des jungen Werthers), Alman edebiyatında Sturm und Drang (Fırtına ve Coşku) akımının en önemli eserlerinden biridir. Roman, mektup formatında yazılmış olup, genç ve duyarlı bir adamın platonik aşkının peşinden giderken yaşadığı duygusal çöküşü ve nihai trajediyi anlatır.
Genç Werther, doğayla iç içe, sakin bir yaşam sürmek için Wahlheim kasabasına taşınır. Burada bir baloda tanıştığı Charlotte (Lotte) ile karşılaşır. Lotte, annesinin ölümünden sonra kardeşlerine annelik yapan, canlı, şefkatli ve doğal bir genç kadındır. Werther, onu ilk gördüğü anda büyülenir.
Ancak büyük bir engel vardır: Lotte, Albert adında, saygın ve dengeli bir genç adamla nişanlıdır. Werther, Lotte'ye olan hislerini bildiği halde, onunla arkadaş olmaya ve vakit geçirmeye devam eder. Üçlü arasında tuhaf bir dostluk gelişir.
Albert'in dönüşüyle birlikte Werther'in acıları derinleşir. Lotte ile Albert evlenir. Werther, bu durumu kabullenmeye çalışsa da, hissettiği tutkulu aşk onu tüketmeye başlar. Toplumun katı kuralları, soğuk rasyonalizmi ve duygularını özgürce ifade edememesi onu yalnızlaştırır.
Çaresizliğini hafifletmek için bir süreliğine şehirden ayrılıp elçilikte bir işe girer. Ancak aristokratik çevrelerin yapaylığı ve snobizmi onu daha da mutsuz eder. Tüm umudunu kaybederek tek kaçış noktası olarak gördüğü Wahlheim'a ve Lotte'ye geri döner.
Werther, artık Lotte'ye olan aşkının imkansızlığıyla yüzleşir. Lotte de ona karşı bir şeyler hissettiğini fark etse de, toplumsal ahlak ve kocasına olan sadakati nedeniyle ondan uzak durması gerektiğini söyler. Bu son darbe, Werther'i tamamen yıkar.
Albert'ten ödünç aldığı tabancalarla, Noel arifesinde, Lotte'nin ona gönderdiği bir şiiri okuyarak kendini vurur ve ertesi gün hayatını kaybeder. Roman, Werther'in son anlarını anlatan bir notla ve editörün (Goethe) eklediği kısa bir bölümle sona erer.
"Genç Werther'in Acıları", yayımlandığı dönemde büyük bir sansasyon yarattı. Romanın melankolik ve intihara meyilli kahramanı, Avrupa gençliği arasında bir "Werther Etkisi" başlattı; hatta intihar eden gençlerin sayısında artış olduğu, bazılarının da aynı şekilde mavi ceket ve sarı pantolon giyerek intihar ettiği rivayet edilir. Bu durum, kitabın birçok yerde yasaklanmasına neden oldu.
Eser, Klasisizm'in katı kurallarına bir başkaldırı niteliğinde olup, Romantizm akımının habercisi ve en güçlü temellerinden biri kabul edilir. Goethe, bu eserle, bireyin iç dünyasını, tutkularını ve acılarını edebiyatın merkezine taşımıştır.
"Genç Werther'in Acıları", sadece bir aşk trajedisinden çok daha fazlasıdır. İnsan ruhunun karmaşık derinliklerine inen, toplumun dayattığı kalıplara sığmayan bireyin çığlığını duyuran ve edebiyatta yeni bir çığır açan ölümsüz bir başyapıttır. Werther'in hikayesi, aradan geçen 250 yıla rağmen, ait olma, anlaşılma ve tutkulu bir şekilde sevme arzusunun evrenselliğini korumaktadır.