Dünyanın en büyük beşinci çölü olan Gobi, adını Moğolca'da "susuz yer" anlamına gelen "Говь" (Gov') kelimesinden alır. Ancak Gobi, yaygın kanının aksine, tamamı kumullarla kaplı bir çölden ziyade, çakıllı düzlükler, kayalık dağlar ve seyrek kumul alanlarından oluşan, büyüleyici ve sert bir coğrafyadır.
Gobi Çölü, iki büyük ülkenin topraklarını kaplar:
Coğrafi olarak, batıda Pamir Dağları'ndan doğuda Büyük Hinggan Dağları'na, kuzeyde Altay Dağları ve Moğol bozkırlarından güneyde Tibet Platosu'nun kuzey eteklerine ve Heksi Koridoru'na kadar geniş bir alana yayılır. Toplam alanı yaklaşık 1.3 milyon kilometrekaredir (Türkiye'nin yüzölçümünün yaklaşık 1,5 katı).
Gobi, tipik bir "soğuk çöl" örneğidir. Yaz aylarında sıcaklık 40°C'yi aşabilirken, kışın -40°C'ye kadar düşebilir. Bu aşırı sıcaklık farkı, çölün en belirgin özelliklerindendir. Yağış miktarı yıllık ortalama 194 mm'nin altındadır ve yağışlar düzensizdir.
Bu sert koşullara rağmen Gobi, kendine özgü bir ekosisteme ev sahipliği yapar:
Gobi'nin seyrek nüfusu çoğunlukla Moğol göçebe çobanlarından (çobanlar) oluşur. Geleneksel "ger" adı verilen çadırlarda yaşar, deve, keçi, koyun ve at yetiştirirler. Çölün Çin tarafında ise Han Çinlileri ve Moğollar birlikte yaşar. Son yıllarda, madencilik (bakır, altın, kömür) faaliyetleri ve turizm bölgedeki yaşamı ve çevreyi etkilemektedir.
Gobi Çölü, sadece bir coğrafi bölge değil, aynı zamanda doğanın gücünün, tarihin derinliklerinin ve insan ruhunun dayanıklılığının bir simgesidir. Moğolistan ve Çin arasında uzanan bu devasa topraklar, keşfedilmeyi bekleyen gizemleri, eşsiz canlıları ve göçebe kültürünün asırlık gelenekleriyle dünyanın en etkileyici yerlerinden biridir.