Güneş'ten gelen ışık, aslında tüm renklerin bir karışımıdır. Bu beyaz ışık, prizmadan geçtiğinde gökkuşağında gördüğümüz kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit ve mor renklerine ayrılır. Her rengin farklı bir dalga boyu vardır. Mavi ve mor ışık, daha kısa dalga boylarına sahipken; kırmızı ve turuncu ışık daha uzun dalga boylarına sahiptir.
Gökyüzünün mavi görünmesinin ardındaki olaya Rayleigh Saçılması denir. Dünya'nın atmosferi, çoğunlukla nitrojen ve oksijen gazlarından oluşan küçük moleküllerle doludur. Güneş ışığı atmosfere girdiğinde, bu moleküllere çarparak saçılır.
Bu saçılma, dalga boyunun dördüncü kuvvetiyle ters orantılıdır. Yani, dalga boyu ne kadar kısaysa, saçılma o kadar güçlü olur. Matematiksel olarak saçılma şiddeti \( I \propto \frac{1}{\lambda^4} \) ile ifade edilir.
Güneş ufukta alçaldığında, ışığının atmosferde kat etmesi gereken mesafe artar. Bu uzun yolculuk sırasında, mavi ışık o kadar çok saçılır ki, doğrudan gözümüze ulaşamaz. Daha uzun dalga boylu kırmızı ve turuncu ışıklar ise daha az saçıldığı için doğrudan bize ulaşır ve gökyüzünü harika bir renk şölenine dönüştürür.
Gökyüzünün maviliği, Güneş'ten gelen beyaz ışığın atmosferdeki moleküller tarafından saçılmasının bir sonucudur. Bu fiziksel olay, gün içindeki ve gün batımındaki muhteşem renk geçişlerinin de nedenidir. Doğanın bu zarif oyunu, her gün başımızı kaldırıp baktığımızda bize bilimin güzelliğini hatırlatır.
Bir dahaki sefere masmavi bir gökyüzüne baktığınızda, arkasındaki bu harika fizik yasasını düşünebilirsiniz! ✨