Haçlı Seferleri, 11. yüzyılın sonundan 13. yüzyılın sonuna kadar devam eden ve Avrupa'nın siyasi, sosyal ve ekonomik yapısını derinden etkileyen büyük askeri seferlerdir. Bu seferlerin başlamasında pek çok neden olsa da, dini faktörler en önemli ve belirleyici olanlardır.
Kudüs ve çevresindeki bölgeler, Hristiyanlar için olduğu kadar Müslümanlar ve Yahudiler için de kutsaldı. Ancak bu topraklar 7. yüzyıldan itibaren Müslümanların kontrolü altındaydı. Hristiyan Avrupa, İsa Mesih'in yaşamış ve çarmıha gerilmiş olduğu bu toprakları geri almayı bir dini görev olarak görüyordu. Haçlılar, bu uğurda savaşırken öldüklerinde doğrudan cennete gideceklerine inanıyorlardı.
1095 yılında Papa II. Urbanus, Fransa'nın Clermont kentinde yaptığı ünlü konuşmasında Hristiyanları, Kutsal Toprakları Müslümanlardan kurtarmak için sefere çağırdı. Bu çağrı, halk ve soylular üzerinde büyük bir etki yarattı. Kilise, bu sefere katılanlara büyük vaatlerde bulundu:
O dönemde Hristiyan dünyası, Batı (Katolik) ve Doğu (Ortodoks) olarak ikiye bölünmüştü. Papa, Haçlı Seferleri ile tüm Hristiyanları ortak bir düşmana (Müslümanlara) karşı birleştirerek hem Hristiyan birliğini sağlamak hem de Kilise'nin ve kendi otoritesini güçlendirmek istiyordu. Ayrıca, Avrupa'daki şövalyeleri ve savaşçı sınıfı, kendi aralarındaki çatışmalardan uzaklaştırarak dışarı yönlendirmek de hedeflerinden biriydi.
Halk arasında, Kutsal Topraklara yapılacak bir seferin Mesih'i memnun edeceğine dair derin bir inanç vardı. Keşişler ve gezici vaizler (örneğin Peter the Hermit), köy köy, kasaba kasaba dolaşarak halkı sefere katılmaya teşvik ettiler. Yaptıkları etkileyici konuşmalar ve anlattıkları mucizevi hikayeler, binlerce sıradan insanın, hatta kadın ve çocukların dahi "Halkın Haçlı Seferi" olarak bilinen ilk ve düzensiz sefere katılmasına neden oldu.
Haçlı Seferlerinin dini nedenlerini şu şekilde özetleyebiliriz: