Yunan mitolojisinin en renkli, en hızlı ve belki de en zeki tanrısı: Hermes. O, tanrıların habercisi, tüccarların, hırsızların, yolcuların ve hatiplerin koruyucusudur. Çok yönlü kişiliği ve ilginç hikayeleriyle mitolojide benzersiz bir yere sahiptir. Bu yazıda, kanatlı sandaletleriyle Olimpos'tan dünyaya mesaj taşıyan bu tanrıyı daha yakından tanıyacağız.
Hermes, baştanrı Zeus ile yağmur perisi Maia'nın oğludur. Maia, Titan Atlas'ın kızlarından biriydi ve Hermes, bir mağarada doğmuştu. Doğumundan sadece birkaç saat sonra bile sıra dışı yeteneklerini göstermeye başlamıştı.
Hermes, bir dizi sembolle ve nesneyle tasvir edilir. Bunlar onun görevlerini ve doğasını yansıtır:
Hermes'in mitolojideki maceraları onun karakterini anlamamızı sağlar.
Hermes, daha beşikten çıkar çıkmaz, kardeşi Apollon'un sahip olduğu sürüden 50 sığırı çalmıştı. Çaldığı hayvanları geriye doğru sürerek izlerini kaybettirmiş, bir kaplumbağa kabuğundan ilk lir'i yapmıştı. Apollon olayı çözünce, Hermes ona liri hediye ederek onu yatıştırmış ve bunun karşılığında kehanet sanatının sırlarını ve çobanlık yeteneklerini öğrenmişti.
Bu başarılarından sonra Zeus onu Olimpos'ta resmi habercisi (Diaktoros) olarak atadı. Ölülerin ruhlarını yeraltı dünyasına (Hades) götürmek (Psychopomp) de onun göreviydi.
Destansı hikayelerde de kendine yer bulur. Homeros'un Odysseia destanında, büyücü Kirke'nin büyüsünden Odysseus'u koruyan moly bitkisini ona veren Hermes'tir.
Hermes'in etkisi antik dünyayla sınırlı kalmadı:
Hermes, Yunan mitolojisinin statik ve uzak tanrılar dünyasına hareket, kurnazlık ve iletişim getiren bir figürdü. O, sınırları aşan, ölümlülerle tanrılar arasında köprü kuran, hilesiyle bazen sorun çıkaran ama zekasıyla her zaman çözüm bulan bir arabulucuydu. Kanatlı sandaletleriyle sadece mesajları değil, fikirleri, ticareti ve kültürü de taşıyarak antik dünyanın en modern tanrısı olmayı başarmıştır.