Hılful Fudul, İslamiyet'ten önce, yani Cahiliye Dönemi'nde Mekke'de kurulmuş olan ve adaleti, haksızlığa uğrayanların hakkını korumayı amaçlayan bir dayanışma ve yardım anlaşmasıdır. Adını, anlaşmaya öncülük eden kabilelerin reislerinin isimlerinden (Fadl kelimesinin çoğulu) almıştır ve "Faziletliler / Erdemliler Birliği" anlamına gelir.
Olay, Mekke'ye mal getiren bir yabancı tüccarın, malının karşılığını yerli bir tüccardan (As bin Vail) alamamasıyla başlar. Hakkını aramak için çabalayan yabancı tüccar, Mekke'nin ileri gelenlerinden yardım ister ancak güçlü kişiye karşı kimse ona yardım etmez.
Bunun üzerine tüccar, bir gün Ebu Kubeys tepesine çıkarak olanları halka haykırır ve yardım talep eder. Bu duruma tanık olan Zübeyr bin Abdülmuttalib harekete geçer ve diğer erdemli kişileri bir araya getirir.
Mekke'nin saygın kabilelerinden bir grup, Abdullah bin Cüd'an'ın evinde toplanarak şu konularda ant içtiler:
Henüz genç bir delikanlı olan Hz. Muhammed (s.a.v.) de bu anlaşmada hazır bulundu. Peygamberlik vazifesi kendisine verildikten sonra dahi bu anlaşmayı övmüş ve şöyle buyurmuştur: "Abdullah bin Cüd'an'ın evinde yapılan anlaşmaya çağrılsam, bugün de icabet ederim."
Bu durum, İslam Peygamberi'nin, İslam öncesi dönemde bile adalet, doğruluk ve erdem gibi evrensel değerlere ne kadar önem verdiğinin en önemli göstergelerinden biridir.
🎭 Özetle: Hılful Fudul, karanlık bir dönemde ortaya çıkan bir "erdem ve adalet meşalesi"dir. Zulme karşı durmanın, mazlumun yanında olmanın zaman ve mekan tanımadığının tarihi bir belgesidir.