Anadolu'nun kadim medeniyetlerinden biri olan Hititler, MÖ 2. binyılda güçlü bir imparatorluk kurarak tarih sahnesinde önemli bir rol oynamışlardır. Gelin, bu gizemli uygarlığı daha yakından tanıyalım.
Hititler, MÖ 2000'li yılların başında Anadolu'ya Kafkaslar üzerinden göç eden Hint-Avrupa kökenli bir topluluktur. Kısa sürede yerli Hatti halkı ile kaynaşarak güçlü bir krallık kurdular.
Hitit İmparatorluğu'nun başkenti, günümüzde Çorum'un Boğazkale ilçesi yakınlarında bulunan Hattuşa'dır. Bu antik kent, 1986 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınmıştır.
Hititler, merkeziyetçi bir monarşi ile yönetiliyordu. Kral aynı zamanda başrahip ve başkomutandı. Hitit kanunları, çağdaşı diğer uygarlıklara göre daha insancıldı; cezalarda fidye ve tazminat ön plandaydı.
Hititler, savaş arabalarını etkili kullanmalarıyla ünlüydü. En önemli askeri başarılarından biri, MÖ 1274'te Mısır Firavunu II. Ramses ile yapılan ve tarihin ilk yazılı antlaşması Kadeş Antlaşması ile sonuçlanan savaştır.
Hititler "Bin Tanrılı Halk" olarak anılırdı. Anadolu'nun yerel tanrılarını benimsemişler ve komşu medeniyetlerin tanrılarını da pantheonlarına dahil etmişlerdi. En önemli tanrıları Fırtına Tanrısı Teşup ve Güneş Tanrıçası Arinna'dır.
Hititler, çivi yazısını ve kendi hiyeroglif yazılarını kullanmışlardır. Keşfedilen on binlerce tablet, Hitit tarihini aydınlatmada en önemli kaynaklardır.
MÖ 1200 civarında, "Deniz Kavimleri" olarak adlandırılan toplulukların istilaları ve iç karışıklıklar nedeniyle Hitit İmparatorluğu yıkıldı. Ancak, güneydeki şehir devletleri (Geç Hitit Beylikleri) varlıklarını bir süre daha devam ettirdi.
Hititler, Anadolu topraklarında güçlü bir devlet örgütlenmesi, gelişmiş hukuk sistemi ve çok kültürlü yapısıyla öne çıkmıştır. Günümüzde Hattuşa ören yeri ve müzelerde sergilenen eserler, bu büyük uygarlığın sessiz tanıkları olarak ziyaretçilerini beklemektedir.