İslam inancında ve tarihinde önemli bir yere sahip olan Hz. İsmail (a.s.), Allah'ın emrine mutlak teslimiyeti ve babası Hz. İbrahim (a.s.) ile yaşadığı büyük imtihanla tanınır. Onun hayatı, inanç, sabır ve bir milletin başlangıcına işaret eden temel olaylarla doludur.
Hz. İsmail, büyük peygamber Hz. İbrahim (a.s.)'in oğludur. Annesi, Hz. Hacer validemizdir. İslam geleneğine göre, Hz. İbrahim, eşi Hacer ve bebek İsmail'i Allah'ın emriyle Mekke'nin bulunduğu ıssız vadiye bırakmıştır. Bu soy, daha sonra "Adnânîler" olarak anılacak ve Hz. Muhammed (s.a.v.) de dahil olmak üzere Arap neslinin büyük bir kısmı kendisine dayandırılacaktır.
Hz. Hacer, oğlu İsmail için su ararken, Allah'ın rahmetiyle Zemzem suyu yerden fışkırmıştır. Bu mucize, hem hayatlarını kurtarmış hem de bölgenin canlanmasına vesile olmuştur. Daha sonra Hz. İbrahim, oğlu İsmail ile birlikte Kâbe'yi inşa etmiştir. Kur'an-ı Kerim'de bu olay şöyle anlatılır: "Hani İbrahim, İsmail ile birlikte Ev'in (Kâbe'nin) temellerini yükseltiyor..." (Bakara, 127).
Hz. İsmail (a.s.) denilince akla gelen en önemli olay, kurban imtihanıdır. Hz. İbrahim, rüyasında oğlunu kurban ettiğini görür ve bu, ilahi bir emir olarak kabul edilir. Baba-oğul, bu emre kayıtsız şartsız teslim olurlar. Tam kurban edileceği sırada, Allah bir koç gönderir ve İsmail'in yerine o kurban edilir. Bu olay, her ikisinin de Allah'a olan mutlak bağlılıklarının ve teslimiyetlerinin en üstün örneği olarak kabul edilir.
Hz. İsmail, babasının vefatından sonra Mekke ve civarında peygamber olarak görevlendirilmiştir. Ceddi (Arap) kabilelerine tevhid inancını tebliğ etmiştir. Onun soyundan gelenler, zamanla çoğalmış ve Adnânî Araplar olarak bilinen topluluğu oluşturmuştur. İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) de onun soyundan gelmektedir.
Hz. İsmail, Kur'an'da birçok surede (Bakara, Âl-i İmrân, Nisâ, En'âm, İbrahim, Meryem, Enbiyâ, Sâd) ismiyle anılır. Özellikle sabır, doğruluk, namaz ve zekatı emreden, Allah'ın razı olduğu salih kullardan biri olarak zikredilir (Meryem, 54-55).
Sonuç olarak, Hz. İsmail (a.s.)'in hayatı, bir peygamber kıssası olmanın ötesinde, iman, teslimiyet, sabır ve hizmet kavramlarının canlı bir şahididir. Onun ve ailesinin (Hz. İbrahim ve Hz. Hacer) hatırası, her yıl milyonlarca Müslüman tarafından hac ve umre ibadetleriyle yaşatılmaktadır.