Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılın ikinci yarısında hem dış baskılar hem de iç çalkantılar arasında köklü bir dönüşüm arayışındaydı. 23 Aralık 1876 tarihinde ilan edilen I. Meşrutiyet, bu arayışın en somut ve radikal ifadelerinden biri oldu. Bu tarihi dönüm noktası, sadece bir yönetim biçimi değişikliği değil, aynı zamanda Jön Türkler olarak bilinen aydın hareketinin fikirlerinin ilk kez devlet düzeyinde kabul görmesiydi.
"Genç Türkler" anlamına gelen Jön Türkler, Osmanlı'nın son döneminde ortaya çıkan, batılılaşma, anayasal monarşi ve parlamenter sistem fikirlerini savunan aydın, bürokrat ve askerlerden oluşan bir hareketti. Temel amaçları:
Bu düşünceler, özellikle Namık Kemal, Ziya Paşa, Mithat Paşa gibi isimlerin öncülüğünde yayıldı ve genç nesil üzerinde büyük etki yarattı.
1876 yılı, Osmanlı için oldukça hareketli geçiyordu:
Bu koşullar altında tahta çıkan II. Abdülhamid, Mithat Paşa ve diğer reformcuların baskısıyla, imparatorluğu bir arada tutmak ve dış müdahaleleri önlemek amacıyla Kanun-ı Esasi'yi (İlk Osmanlı Anayasası) ilan etmeyi kabul etti.
İlk Osmanlı Meclisi 19 Mart 1877'de açıldı. Mecliste çeşitli milletlerden temsilciler yer aldı. Ancak bu deneme kısa sürdü. 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşının getirdiği olağanüstü koşulları gerekçe gösteren II. Abdülhamid, 14 Şubat 1878'de Meclis'i süresiz olarak tatil etti ve anayasayı askıya aldı. Böylece I. Meşrutiyet Dönemi sona erdi ve İstibdat Dönemi başladı.
I. Meşrutiyet, kısa ömrüne rağmen Osmanlı siyasi tarihinde silinmez bir iz bıraktı:
I. Meşrutiyet'in ilanı, Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme ve demokratikleşme çabalarının en önemli kilometre taşlarından biridir. Jön Türklerin fikirleriyle şekillenen bu hareket, imparatorluğun son dönemindeki fikirsel mücadelenin ve değişim arzusunun bir yansımasıdır. Her ne kadar kesintiye uğrasa da, bu ilk deneyim, Türkiye'nin anayasal ve parlamenter geleneğinin tohumlarını atmış, siyasi tarihimizde "halkın iradesi" kavramının filizlenmesine katkıda bulunmuştur.