Uzay keşfi denince akla gelen ilk görüntüler genellikle Ay'a ayak basan astronotlar veya Mars yüzeyinde dolaşan robotlardır. Ancak tüm bu büyük başarıların arkasında, mütevazı bir başlangıç yatar: Sputnik 1. İnsanlığın uzaya gönderdiği ilk uzay aracı olan Sputnik 1, sadece basit bir radyo vericisi taşıyan küçük bir metal küre olmasına rağmen, tarihin akışını değiştirdi ve bir çağı başlattı.
1950'ler, ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş'ın en yoğun dönemiydi. Bu rekabet, askeri teknolojiden bilimsel prestije kadar her alanda kendini gösteriyordu. Uzay, "yeni sınır" olarak görülüyor ve iki süper güç için hem teknolojik üstünlüğün hem de ideolojik başarının nihai kanıtı haline geliyordu.
4 Ekim 1957 tarihi, insanlık için bir dönüm noktası oldu. Sovyetler Birliği, Kazakistan'daki Baykonur Uzay Üssü'nden (o dönemki adıyla Tyuratam) bir R-7 roketiyle Sputnik 1'i uzaya fırlattı.
Sputnik'in yaydığı sürekli "bip... bip... bip..." sinyalleri, dünya çapında amatör radyocular ve dinleme istasyonları tarafından yakalandı. Bu basit sinyal, bilimsel bir devrimin habercisiydi.
Özellikle ABD'de yarattığı etki büyük oldu. Amerikan kamuoyu ve hükümeti, Sovyetlerin bu teknolojik üstünlüğü karşısında şoka uğradı. Bu olay, tarihe "Sputnik Şoku" olarak geçti ve ABD'nin uzay ve eğitim alanında büyük yatırımlar yapmasının, NASA'nın kurulmasının (1958) ve nihayetinde Ay yarışının hızlanmasının en önemli katalizörü oldu.
Sputnik 1, basit bir yapıya sahip olsa da önemli veriler sağladı:
Sputnik 1, yörüngede 92 gün (yaklaşık 3 ay) kaldı ve 4 Ocak 1958'de atmosfere girerek yandı. Toplamda yaklaşık 60 milyon km yol kat etmişti.
Sputnik 1, insanlığın Dünya'nın kütleçekiminden kurtulup uzaya açıldığı ilk somut adımdı. Onun başarısı, arkasından hızla Sputnik 2 (içinde Laika adlı köpekle) ve Explorer 1 (ABD'nin ilk uydusu) gibi araçları getirdi. Bugün iletişimden navigasyona, hava durumu tahmininden bilimsel araştırmalara kadar uzay teknolojisinin sunduğu tüm imkanların temelinde, o küçük metal topun 1957'de çıkardığı "bip" sesi yatar. Sputnik 1, sadece bir uzay aracı değil, insanlığın evrendeki yerini yeniden tanımlamaya başladığı Uzay Çağı'nın ilk sembolüdür.