Türk edebiyatının önemli isimlerinden Namık Kemal'in 1876 yılında yayımlanan İntibah (Uyanış) romanı, ilk Türkçe romanlardan biri olarak kabul edilir. Eser, aynı zamanda "Sergüzeşt-i Ali Bey" adıyla da bilinir. Tanzimat Dönemi'nin toplumsal değişim sancılarını, yanlış Batılılaşma temasını ve aşkın yıkıcı gücünü ele alır.
Ali Bey, babasının ölümünden sonra annesiyle yaşayan, hayat tecrübesi az bir gençtir. Bir gün Çamlıca'da gördüğü güzel ve esrarengiz bir kadına, Mahpeyker'e aşık olur. Annesinin tüm uyarılarına rağmen onunla görüşmeye başlar. Mahpeyker, aslında kötü yola düşmüş, para ve lüks düşkünü biridir.
Ali Bey'in annesi, oğlunu Mahpeyker'den kurtarmak için ona saf ve dürüst bir cariye olan Dilaşub'u alır. Ancak Ali Bey, Dilaşub'u görmezden gelmeye devam eder ve servetini Mahpeyker'in üzerine saçar. Mahpeyker, Ali Bey'in Dilaşub'la evlenmesi üzerine kıskançlık krizine girer ve intikam planları kurmaya başlar.
Mahpeyker, entrikalarıyla Ali Bey'i Dilaşub'dan soğutur, onu öldürtmeye kalkar ve Ali Bey'i iflasa sürükler. Sonunda Ali Bey, Mahpeyker'i öldürür ve hapse girer. Hapishanede, tüm yaşadıkları üzerine düşünüp bir "uyanış" (intibah) yaşar, ancak artık çok geçtir. Roman, Ali Bey'in hapishanede ölümüyle trajik bir şekilde sona erer.
İntibah, Türk romanının erken dönem örneklerinden olup, romantizm akımının etkilerini taşır. Namık Kemal, bu eserde topluma ahlaki bir ders vermeyi amaçlamış, didaktik (öğretici) bir üslup kullanmıştır. Karakterler derinlikten ziyade "tip" olarak çizilmiş, olay örgüsünde tesadüflere sıkça yer verilmiştir. Buna rağmen, Türk edebiyatında roman türünün gelişimindeki kilometre taşlarından biri olarak değerini korumaktadır.
Roman, okuyucuya şu soruyu sordurur: İnsan, hayat derslerini öğrenmek için her zaman felaketleri mi beklemek zorundadır?