Orta Doğu'nun kadim ve stratejik ülkelerinden İran'ın başkenti, aynı zamanda ülkenin kalbi olan Tahran'dır. Bu yazıda, tarihî derinliği, kültürel zenginliği ve modern yüzüyle Tahran'ı daha yakından tanıyacağız.
Tahran, İran'ın kuzeyinde, Elburz Dağları'nın eteklerinde kurulmuş, 13 milyonu aşan nüfusuyla ülkenin en büyük şehri ve siyasi, ekonomik, kültürel merkezidir. Şehir, İran'ın son iki yüzyıllık tarihine tanıklık etmiş, köklü bir değişim ve dönüşümün simgesidir.
Tahran'ın başkent oluşu nispeten yenidir. Tarih boyunca önemli bir şehir olan İsfahan ve Şiraz'ın gölgesinde kalan Tahran, 1786 yılında Kaçar Hanedanı'nın hükümdarı Ağa Muhammed Han tarafından başkent ilan edilmiştir. Bu kararın ardındaki en önemli neden, şehrin coğrafi konumu ve savunmaya elverişli olmasıydı.
Tahran, geleneksel İran kültürü ile modern yaşamın iç içe geçtiği bir mozaiktir. Şehirde mutlaka görülmesi gereken başlıca yerler:
Tahran, sadece idari bir merkez değil, aynı zamanda İran'ın sanayi, finans ve ticaretinin de kalbidir. Ülkenin borsası, büyük bankaları, otomobil ve petrol rafinerisi gibi ağır sanayi tesisleri burada toplanmıştır. Ayrıca, şehirdeki Azadi (Özgürlük) ve Milad Kuleleri, modern İran'ın simgeleri olarak gökyüzüne uzanır.
Tahran'ın iklimi, dağlık kuzey bölgeleri ile çöl karakterli güney bölgeleri arasında büyük farklılıklar gösterir. Genel olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve zaman zaman kar yağışlı geçer. Şehrin yüksek rakımlı kuzey semtleri, daha serin ve yeşil bir çevre sunar.
İran'ın başkenti Tahran, tarihî geçmişi, dinamik nüfusu, siyasi ağırlığı ve kültürel çeşitliliği ile sadece bir coğrafi merkez olmanın ötesinde bir anlam taşır. Bu şehir, İran'ın çok katmanlı kimliğini anlamak için en önemli penceredir. Geleneksel ve modernin kesiştiği bu büyülü başkent, her ziyaretçiye farklı bir hikâye anlatır.
