19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nda ortaya çıkan İslamcılık (Panislamizm), tüm Müslümanları siyasi ve kültürel bir çatı altında toplamayı hedefleyen bir ideolojidir. Bu politika, Osmanlı Devleti'nin dağılma sürecinde bir direnç stratejisi olarak benimsenmiş ve dönemin önemli fikir akımlarından biri haline gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılda milliyetçilik akımlarının etkisiyle parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Balkanlar'da ve diğer bölgelerde yaşanan ayaklanmalar, devletin çok uluslu yapısını tehdit ediyordu. Bu dönemde Sultan II. Abdülhamid, İslamcılık politikasını bir "kurtuluş reçetesi" olarak öne çıkardı. Amaç, imparatorluk içindeki Müslüman nüfusu ortak bir kimlik etrafında birleştirerek siyasi bütünlüğü korumaktı.
II. Abdülhamid, İslamcılık politikasını hayata geçirmek için çeşitli araçlar kullandı:
İslamcılık politikası, bazı başarılar elde etse de beklenen siyasi birliği sağlayamadı. Bunun nedenleri şunlardır:
Osmanlı'nın son dönemindeki İslamcılık politikası, modern Türkiye ve Ortadoğu siyasetini şekillendiren önemli bir miras bıraktı. Günümüzdeki birçok İslami hareketin kökleri, bu dönemin fikirlerine dayanmaktadır. Ancak, Panislamizm'in evrensel bir siyasi proje olarak sınırları, tarihsel tecrübeyle daha net anlaşılmıştır.
İslamcılık (Panislamizm), Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde bir hayatta kalma stratejisi olarak doğdu. Tüm Müslümanları birleştirme ideali, tarihsel koşullar ve iç dinamikler nedeniyle tam anlamıyla gerçekleşemedi. Ancak, hem Osmanlı tarihinin hem de İslam dünyasının siyasi düşünce haritasında kalıcı bir iz bıraktı.