29 Mayıs 1453, Salı günü... Dünya tarihinin en önemli dönüm noktalarından biri olan bu tarih, sadece bir şehrin değil, bir çağın sonunu ve yepyeni bir başlangıcın habercisi oldu. İstanbul'un Fethi, askeri bir zafer olmanın çok ötesinde, siyasi, ekonomik, dini ve kültürel sonuçlarıyla tüm dünyayı derinden etkileyen bir olaydır.
Bizans İmparatorluğu, 15. yüzyıla gelindiğinde eski ihtişamından çok uzaktaydı. Başkenti Konstantinopolis (İstanbul), nüfus kaybı, ekonomik çöküntü ve siyasi istikrarsızlıkla boğuşuyordu. Ancak şehir, jeopolitik konumu, efsanevi surları ve sembolik değeri nedeniyle "Kızıl Elma" olarak anılıyor, pek çok devletin gözünü üzerine dikmesine neden oluyordu.
Genç Osmanlı Padişahı II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed), tahta geçer geçmez bu büyük hedefi gerçekleştirmek için hazırlıklara başladı. Onun için İstanbul'u almak, sadece toprak kazanmak değil, Peygamber Efendimiz'in övgüsüne mazhar olmak ve Osmanlı'yı bir imparatorluk haline getirmek demekti.
Fatih Sultan Mehmed, fetih için olağanüstü bir hazırlık yaptı:
Kuşatma 6 Nisan 1453'te başladı. Bizans İmparatoru XI. Konstantinos, sayıca az ama iyi eğitimli askerleri ve meşhur Theodosius Surları ile direniyordu. Osmanlı ordusu, Haliç'i zincirle kapatarak donanmasını içeri alamayınca, tarihi bir hamle yaptı: Gemileri karadan yürüterek Haliç'e indirdi. Bu beklenmedik manevra, savunmacıların moralini bozdu ve savunma hatlarını zayıflattı.
Nihai saldırı 29 Mayıs gecesi başladı. Ardı ardına yapılan hücumlar sonunda, sabah saatlerinde Ulubatlı Hasan'ın şehre sancağı dikmesiyle Türk askerleri Topkapı surlarından şehre girdi. İmparator Konstantinos, sonuna kadar savaşarak hayatını kaybetti.
Fatih Sultan Mehmed, şehri yağmadan korudu ve harap haldeki İstanbul'u yeniden imar etmeye başladı. Ayasofya'yı camiye çevirdi, yeni medreseler, çarşılar, hamamlar yaptırdı. Farklı milletlerden insanları şehre yerleştirerek nüfusu artırmaya çalıştı. Uyguladığı millet sistemi sayesinde, şehirdeki gayrimüslim cemaatler kendi dini ve hukuki işlerini yönetme özgürlüğüne kavuştu.
29 Mayıs 1453, sadece bir fetih değil, bir medeniyet projesinin başlangıcıydı. İstanbul, bu tarihten itibaren üç kıtaya yayılan büyük bir imparatorluğun kalbi oldu ve bugün hala bu kadim mirası taşımaya devam ediyor.