İyot eksikliği ve guatr ilişkisi, endokrinoloji ve halk sağlığının en eski ve en önemli konularından biridir. Basit bir cevap vermek gerekirse: Evet, iyot eksikliği guatrın en yaygın nedenidir. Ancak bu ilişkinin arkasındaki mekanizmalar, sonuçları ve günümüzdeki durum, oldukça ilginç ve öğretici bir hikâyedir. Bu yazıda, iyotun vücudumuzdaki hayati rolünü, guatrın nasıl oluştuğunu ve korunma yollarını ele alacağız.
İyot, bir eser mineraldir, yani vücudumuzun çok az miktarda ihtiyaç duyduğu ancak olmazsa olmaz bir elementtir. Tek ve en kritik görevi tiroid hormonlarının (T3 ve T4) yapı taşı olmaktır. Tiroid bezi, boynumuzun ön tarafında bulunan kelebek şeklindeki organdır ve salgıladığı hormonlar vücudumuzun metabolizma hızını, büyüme-gelişmeyi, beyin fonksiyonlarını ve vücut ısısını düzenler.
Guatr, tiroid bezinin normalden büyük hale gelmesidir. Bu büyüme diffüz (yaygın) veya nodüler (topaklı) olabilir. İyot eksikliğine bağlı guatrlar genellikle önce diffüz şekilde başlar, zamanla nodüller gelişebilir. Büyüme, estetik kaygılardan nefes borusu ve yemek borusuna baskıya kadar çeşitli şikayetlere yol açabilir.
İyot, toprakta ve deniz suyunda bulunur. Deniz ürünleri, iyot açısından zengindir. Ancak dağlık bölgeler ve sel/erozyon nedeniyle toprağı fakirleşmiş alanlarda, yetişen bitkiler ve o suyu içen hayvanlar da iyot fakiri olur. Bu nedenle tarihsel olarak Alpler, Himalayalar ve eski buzul bölgeleri "guatr kuşağı" olarak anılmıştır.
Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla orta derecede iyot eksikliği olan bir bölgededir. 1990'lardan itibaren alınan sofra tuzlarının iyotlanması gibi halk sağlığı önlemleriyle bu sorun büyük oranda kontrol altına alınmıştır.
İyot eksikliği, önlenebilir zeka geriliğinin ve guatrın başlıca nedenidir. Guatr oluştuktan sonra, tiroid bezinin büyümesi geri döndürülemez; tedavi ilaçla, radyoaktif iyotla veya cerrahiyle yapılır. Bu nedenle koruyucu hekimlik çok önemlidir.
Eğer boynunuzda şişlik, yutma güçlüğü, sebepsiz kilo değişimleri veya aşırı yorgunluk hissediyorsanız, bir endokrinoloji uzmanına başvurmalısınız. Basit bir kan testi (TSH, serbest T3, T4) ve tiroid ultrasonu ile tanı kolayca konulabilir.
Unutmayın, dengeli beslenme ve bilinçli iyotlu tuz kullanımı, bu kadim sağlık sorununu hayatımızdan uzak tutmanın altın anahtarıdır.