Bu konu, İslam inancında önemli bir yere sahip olan ve birbiriyle sıkı sıkıya bağlantılı üç temel kavramı ele alır. Bu ilişkiyi anlamak, Müslüman bir bireyin dünya hayatına bakış açısını şekillendirir.
Kader, Allah'ın (c.c.) ezeli ilmiyle, olacak her şeyi önceden bilip takdir etmesidir. Bu, evrendeki her olayın, her canlının yaşamının ve ölümünün bir plana göre işlediği anlamına gelir. Kader, "ne olacağını Allah'ın bilmesi"dir.
Emek, insanın kendi iradesiyle gösterdiği çaba, çalışma ve gayrettir. İslam dini, Müslümanları tembellikten uzak durmaya ve dünyadaki işlerini en iyi şekilde yapmak için çalışmaya teşvik eder.
Rızık, Allah'ın (c.c.) her canlıya hayatını sürdürmesi için lütfettiği nimetlerin tümüdür. Bu sadece yemek, içmek değil; sağlık, ilim, evlat ve kazanç gibi maddi ve manevi her türlü iyiliği kapsar.
Bu üç kavram birbirinden ayrı düşünülemez. İşte aralarındaki denge:
🧑🌾 Örnek 1: Çiftçi
Bir çiftçi, bol ürün almak ister. Bunun için tarlasını sürer, en iyi tohumu eker, sular ve ilaçlar (EMEK). Ancak yağmurun yağması, güneşin açması, doğal afetlerin olmaması onun elinde değildir. Bol ürün alırsa bu, onun emeği ve Allah'ın takdiri (KADER) ile verdiği RIZIK'tır. Emeğine rağmen ürün az olursa, buna da razı olur ve "Bu da benim kaderimde, hayırlısı budur" der.
👨🎓 Örnek 2: Öğrenci
Bir öğrenci, sınavdan yüksek not almak ister. Bunun için düzenli ders çalışır, konuları tekrar eder (EMEK). Sınavda bildiği soruları doğru cevaplar, ancak sonucu belirleyen birçok faktör vardır. Aldığı not, onun emeğinin ve Allah'ın ona yazdığı RIZIK'ın (bu durumda başarı ve ilim rızkı) bir sonucudur. Çalışmadan yüksek not beklemek ise doğru değildir.
Kader, emek ve rızık bir bütünün parçalarıdır. Müslüman, rızkının Allah tarafından takdir edildiğine iman eder, ancak onu elde etmek için elinden gelen tüm çabayı (emeği) gösterir ve sonunda elde ettiği her sonuca da rıza gösterir. Bu denge, hem dünyada aktif ve üretken bir mümin olmayı, hem de manen huzurlu ve tevekkül sahibi bir kul olmayı gerektirir.