Kafiye (ya da uyak), şiirde dize sonlarındaki ses benzerliğidir. Bu benzerlik, şiire bir ahenk ve müzikalite katar, okunuşu daha akıcı ve etkileyici hale getirir. Kafiyenin temel amacı, şiiri hem kulak hem de zihin için daha unutulmaz kılmaktır.
Kafiye için en önemli kural, dize sonlarındaki seslerin benzeşmesidir. Bu benzeşme genellikle:
Dize sonlarındaki tek sesin (ünsüz/harf) benzeşmesiyle oluşur. En zayıf kafiye türü olarak kabul edilir.
Örnek:
Kalem elin olmalı,
Düşümde bir güzelim.
Burada "olmalı" ve "güzelim" kelimelerindeki "l" sesi yarım kafiyeyi oluşturur.
Dize sonlarındaki bir ünlü ve bir ünsüz sesin (iki sesin) benzeşmesiyle oluşur.
Örnek:
Beni candan usandırdı, cefadan yar usanmaz mı?
Felekler yandı ahımdan, muradım şem'i yanmaz mı?
Burada "usandırdı" ve "yandı" kelimelerindeki "andı" sesleri tam kafiyedir.
Dize sonlarındaki ses benzerliği ikiden fazla seste gerçekleşir. Bu, kulağa daha dolgun ve güçlü gelen bir kafiyedir.
Örnek:
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Burada "yaprak" ve "ağlayarak" kelimelerindeki "rak" sesleri zengin kafiyedir.
Kafiyelerin şiirdeki diziliş düzenine kafiye örgüsü veya uyak düzeni denir.
Kafiye sadece ses benzerliği değil, aynı zamanda şiirin ritmini ve bütünlüğünü sağlayan bir yapı taşıdır. Bir şiiri analiz ederken hem kafiye türünü (yarım/tam/zengin) hem de kafiye örgüsünü (düz/çapraz/sarma) belirlemek, şiiri daha derinlemesine anlamamıza yardımcı olur.