Dostoyevski'nin başyapıtı Karamazov Kardeşler, sadece bir cinayet romanı değil, aynı zamanda insan ruhunun derinliklerine inen felsefi bir incelemedir. Romanın kalbinde, birbirinden tamamen farklı üç kardeşin hikayesi ve bu kardeşlerin temsil ettiği fikirler yatar. Her biri, insan doğasının farklı bir yönünü simgeleyen bu karakterleri daha yakından tanıyalım.
Ortanca kardeş İvan, entelektüel, ateist ve derin bir şekilde trajik bir karakterdir. Akıl ve mantığın temsilcisidir. "Eğer Tanrı yoksa, her şey mubahtır" düsturu, onun felsefesinin özünü oluşturur. İvan, dünyadaki masum çocukların çektiği acılar karşısında Tanrı'nın varlığını ve iyiliğini reddeder. Bu, onun "Büyük Engizisitör" efsanesiyle somutlaşan en büyük isyanıdır.
En küçük kardeş Alyoşa, romanın ahlaki merkezi ve "pozitif güzel insan" idealidir. Bir manastırda çırak olarak eğitim gören Alyoşa, saf inancı, koşulsuz sevgisi ve insanlara olan derin bağlılığıyla tanınır. Diğer kardeşlerinin aksine, nefret ve şüphe onun doğasında yoktur. Starets Zosima'nın öğretilerinin bir temsilcisidir ve roman boyunca diğer karakterler arasında bir köprü, bir danışman görevi görür.
En büyük kardeş Dimitri, tutkularının esiri olmuş, asi ve coşkulu bir askerdir. Para, şehvet ve onur gibi dünyevi arzularla sürekli bir mücadele içindedir. Babasıyla Grushenka için olan rekabeti, romanın ana çatışmalarından biridir. Dimitri'nin karakteri, aynı anda hem cömert hem bencil, hem soylu hem aşağılık olabilen insan doğasının ikiliğini mükemmel bir şekilde yansıtır. Suçlanmasına rağmen, aslında ruhunun derinliklerinde arınma ve kurtuluş arayışı içindedir.
Dostoyevski, bu üç kardeşi yaratarak tek bir insan ruhunun parçalanmış halini sunar: İvan (Akıl), Dimitri (Beden/Ruh) ve Alyoşa (Ruh/İnanç). Her biri diğeri olmadan eksiktir. Roman, bu üç unsurun birbiriyle olan mücadelesini ve nihayetinde bir arada var olma ihtimalini araştırır. Karamazov Kardeşler, insanın içindeki bu evrensel çatışmanın, yani inanç, akıl ve tutku arasındaki savaşın zamansız bir anlatısıdır.