13 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Kars Antlaşması, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Sovyet Rusya'nın desteğindeki üç Kafkas cumhuriyeti (Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan) arasında imzalanan bir barış ve sınır belirleme antlaşmasıdır. Bu antlaşma, aynı yılın Mart ayında Moskova'da imzalanan antlaşmanın bir devamı ve teyidi niteliğindedir. Kurtuluş Savaşı'nın en kritik döneminde, batıda Yunan ordusuyla mücadele edilirken, doğuda istikrarlı ve güvenli bir sınır oluşturulması amacını taşımaktaydı.
Antlaşma, doğu sınırlarımızın bugünkü halini şekillendiren temel belgedir. İçeriğindeki önemli hükümler şunlardır:
Bu antlaşma, Türk dış politikası ve ulusal güvenliği açısından bir dizi hayati sonuç doğurdu.
Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara Hükümeti'nin en büyük korkularından biri, doğu ve batıda aynı anda iki cephede savaşmak zorunda kalmaktı. Kars Antlaşması ile doğu sınırı tamamen istikrara kavuştu ve Türk ordusu tüm gücünü Batı Cephesi'ne (Yunan işgaline) kaydırabildi. Bu, zaferin kazanılmasında belirleyici bir faktördü.
Antlaşma, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin uluslararası alanda imzaladığı ilk antlaşmalardan biriydi. Ankara Hükümeti, İstanbul'daki Osmanlı Hükümeti'nden bağımsız bir siyasi aktör olarak Kafkas cumhuriyetleri ve dolaylı olarak Sovyet Rusya tarafından tanınmış oldu. Bu diplomatik bir zaferdi.
Moskova Antlaşması'nın ardından imzalanan Kars Antlaşması, iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliği ilişkilerini perçinledi. Sovyet Rusya'dan alınan silah, mühimmat ve mali destek, Batı Cephesi'ndeki mücadelenin seyrini olumlu etkiledi. Ayrıca, Sovyetlerin antlaşmaya taraf olan Kafkas cumhuriyetleri üzerindeki etkisi, Türkiye'nin lehine bir sınır düzenlemesi yapılmasını sağladı.
Kars Antlaşması ile çizilen sınırlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin doğu sınırlarının bugünkü halidir. Ardahan, Kars ve Iğdır'ın Türkiye sınırları içinde kalması bu antlaşma ile kesinleşmiştir. Antlaşma, 1921'den beri geçerliliğini korumuş, SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsızlığını kazanan Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan tarafından da halen geçerli kabul edilmektedir.
Kars Antlaşması, sadece bir sınır düzenlemesi değil, aynı zamanda bir barış ve istikrar projesiydi. Yaşanan on yıllık savaşlar (Balkan Savaşları, I. Dünya Savaşı, Türk-Ermeni Çatışmaları) sonrasında bölgeye nispi bir huzur getirdi. Türkiye'nin "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinin doğudaki ilk somut örneği oldu. Stratejik öngörü ile imzalanan bu antlaşma, hem Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasına hem de cumhuriyetin kuruluş sürecindeki toprak bütünlüğünün sağlanmasına büyük katkı sağlamış, Türkiye'nin doğudaki "kesin ve değişmez" sınırının hukuki dayanağını oluşturmuştur.