Kars Antlaşması, 13 Ekim 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Sovyet Rusya'nın öncülüğündeki üç Kafkas cumhuriyeti (Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan) arasında imzalanan kritik bir belgedir. Bu antlaşma, Mondros Mütarekesi sonrası işgal edilen ve şekli belirsiz kalan doğu sınırlarımızı hukuki temele oturtmuştur.
Antlaşma, önceki Moskova Antlaşması'nı teyit ederek doğu sınırımızı kesinleştirdi. İşte en önemli maddeleri:
TBMM Hükümeti, henüz Kurtuluş Savaşı devam ederken ve Lozan görüşmeleri başlamamışken, uluslararası alanda tanınan ve imzaladığı antlaşma yürürlüğe giren meşru bir güç olduğunu kanıtladı.
Doğu sınırının güvence altına alınması, özellikle Sakarya Meydan Muharebesi ve nihai Büyük Taarruz öncesi paha biçilmez bir stratejik rahatlık sağladı. Askerler ve kaynaklar doğudan batıya kaydırıldı.
Kars Antlaşması, 1923'te imzalanacak olan Lozan Antlaşması'ndaki doğu sınırı maddelerinin altyapısını oluşturdu. Lozan'da bu sınır aynen kabul edildi.
Kars Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti'nin en uzun süredir yürürlükte olan ve halen geçerli olan antlaşmalarından biridir. SSCB'nin dağılmasından sonra bağımsız olan Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan bu antlaşmayı halen geçerli kabul etmektedir. Ancak, özellikle Ermenistan'ın antlaşmanın bazı maddelerini (özellikle Türkiye sınırının çizilmesini) zaman zaman tartışmaya açtığı bilinmektedir.
Sonuç olarak, Kars Antlaşması sadece bir sınır çizme belgesi değil, genç Türkiye'nin varlığını ve egemenliğini dünyaya kabul ettirdiği, "Misak-ı Milli" hedeflerinden birini gerçekleştirdiği ve Kurtuluş Savaşı'nın kaderini olumlu etkilediği hayati bir diplomatik başarıdır. Doğu sınırımızın barış ve güvenlik içinde kalmasının temel dayanak noktalarından birini oluşturur.