Sıcak bir fincan kahve hazırladığınızda, yüzeyden buhar çıktığını gözlemlersiniz. İşte bu olay, kinetik teorinin güzel bir örneğidir. Kahvedeki su molekülleri, ısı enerjisi sayesinde sürekli hareket halindedir. Bazı moleküller, yüzeye yakın olduklarında yeterli kinetik enerjiye sahip olurlar ve sıvı halden gaz haline geçerek buharlaşırlar.
Bir balonu şişirdiğinizde, içine hava molekülleri doldurursunuz. Bu moleküller, kinetik teoriye göre sürekli hareket halindedirler ve balonun iç yüzeyine çarparlar. Bu çarpışmalar, balonun içindeki basıncı oluşturur. Daha fazla hava üfledikçe, daha fazla molekül içeri girer, çarpışmalar artar ve balon şişer.
Buzdolabından çıkardığınız bir buz parçası, oda sıcaklığında zamanla erimeye başlar. Bunun nedeni, buzun çevresindeki havadan ısı enerjisi almasıdır. Buzdaki su molekülleri, bu ısı enerjisi sayesinde daha hızlı titreşmeye başlarlar. Titreşimler arttıkça, moleküller arasındaki bağlar zayıflar ve katı halden sıvı hale geçiş başlar, yani buz erir.
Odaya sıktığınız parfümün kokusu, kısa sürede odanın her yerine yayılır. Bu olay, difüzyon olarak adlandırılır ve kinetik teori ile açıklanır. Parfüm molekülleri, havada sürekli hareket halindedirler ve yüksek konsantrasyonlu bölgeden (parfümün sıkıldığı yer) düşük konsantrasyonlu bölgelere doğru hareket ederler. Bu hareketlilik, kokunun odanın her yerine yayılmasını sağlar.
Ocağın üzerine koyduğunuz bir tencere, zamanla ısınır. Bunun nedeni, ocaktan tencereye ısı transferinin gerçekleşmesidir. Tencerenin altındaki moleküller, ocaktan aldıkları ısı enerjisi sayesinde daha hızlı titreşmeye başlarlar. Bu titreşimler, tencere içindeki diğer moleküllere de aktarılır ve böylece tencerenin tamamı ısınır.
Yağmur damlaları, yere düşerken genellikle yuvarlak bir şekle sahiptirler. Bunun nedeni, yüzey gerilimidir. Su molekülleri arasındaki çekim kuvveti, damlanın yüzeyini mümkün olduğunca küçültmeye çalışır. Küre, belirli bir hacim için en küçük yüzey alanına sahip olan geometrik şekil olduğundan, yağmur damlaları yuvarlak bir şekil alır.