Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun 1922'de yayımlanan Kiralık Konak romanı, Türk edebiyatında önemli bir dönüm noktasıdır. Roman, Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş döneminde, üç farklı kuşağın çatışmasını ve değişen toplumsal değerleri, bir konak ve bu konağın sakinleri üzerinden anlatır. İşte bu edebi şaheserin detaylı özeti ve analizi.
Kiralık Konak, II. Meşrutiyet dönemi İstanbul'unda geçer. Olaylar, nesiller arasındaki uçurumu simgeleyen bir konakta yaşayan Senai ailesi etrafında şekillenir. Roman, batılılaşmanın yanlış anlaşılması, ahlaki çöküş, kuşak çatışması ve geleneksel değerlerin erozyonu gibi temaları derinlemesine işler.
Roman, Naim Efendi'nin konağında başlar. Konağın huzurlu havası, damadı Servet Bey'in maddi sıkıntıları ve batılı yaşam tarzına duyduğu özentili isteklerle bozulur. Servet Bey, borçlarını kapatmak için konağın bir bölümünü kiraya vermeyi planlar. Bu fikir, Naim Efendi için kabul edilemez bir durumdur çünkü konak, ailenin birlik ve bütünlüğünün simgesidir.
Bu sırada Seniha, dedesinin değerlerini tamamen reddederek, yozlaşmış bir "alafranga" hayatı yaşamaya başlar. Aşk, eğlence ve özgürlük peşinde koşarken, ailesini derin bir üzüntüye boğar. Roman, bu üç kuşağın çatışmasının doruk noktasına ulaşmasıyla ilerler. Servet Bey'in planları gerçekleşir, konak kiraya verilir ve aile dağılır. Naim Efendi, terk edilmiş, yalnız ve umutsuz bir halde, geçmişin anılarıyla baş başa kalır.
Kiralık Konak, Türk romanında modernleşme sürecinin getirdiği sosyal ve ahlaki bunalımları ilk kez bu kadar sistematik ve keskin bir şekilde ele alan eserlerden biridir. Yakup Kadri, realizm akımının etkisiyle, dönemin toplumsal panoramasını çizerken, derin bir psikolojik tahlil de sunar. Roman, sadece geçmişi anlatmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal değişim sürecinde "neyi kaybettiğimiz" konusunda bugün de düşündüren güçlü bir ayna görevi görür. Naim Efendi'nin hüznü, sadece bir karakterin değil, bir dönemin ve bir değerler sisteminin vedasıdır.