Stendhal'in 1830'da yayımlanan Kırmızı ve Siyah (Le Rouge et le Noir) adlı başyapıtı, sadece bir roman değil, aynı zamanda bir sosyal eleştiri ve psikolojik tahlil şaheseridir. Romanın merkezinde, 19. yüzyıl Fransa'sının sınıf çatışmaları, ikiyüzlülük ve tutkular labirentinde yolunu bulmaya çalışan Julien Sorel karakteri yer alır. Bu yazıda, Julien Sorel'in karmaşık karakterini ve onun etrafında şekillenen diğer önemli figürleri inceleyeceğiz.
Julien, taşralı bir marangozun oğlu olarak dünyaya gelir ancak zekâsı ve hırsı onu toplumsal merdiveni tırmanmaya iter. İki sembolik renk onun hayatını tanımlar:
Julien'in iç çatışması, bu iki renk arasında sıkışmışlığından kaynaklanır. Napolyon döneminin kahramanlık ideallerine duyduğu özlem ile Restorasyon döneminin ikiyüzlü dini ve sosyal yapısı arasında bocalar.
Verrières belediye başkanının karısı, Julien'in ilk aşkı ve koruyucusu. Saf, içten ve romantik bir karakter olan Madame de Rênal, Julien'in hayatında gerçek duyguları keşfettiği ilk kişidir. Onun aracılığıyla Stendhal, toplumsal konum ile kişisel mutluluk arasındaki çatışmayı resmeder.
Paris sosyetesinin soylu ailelerinden birinin kızı, gururlu, entelektüel ve sıra dışı. Mathilde, Julien'in iktidar ve statü arayışında ulaştığı zirveyi temsil eder. Onunla ilişkisi, Julien'in toplumsal tırmanışının doruğu olsa da aynı zamanda trajik sonunun da habercisidir.
Mathilde'nin babası, güçlü bir aristokrat. Julien'i himayesine alır ve ona toplumsal yükseliş fırsatı sunar. Marquis, Restorasyon dönemi aristokrasisinin temsilcisi olarak, pragmatik ve otoriter bir figürdür.
Stendhal, her karakteri 19. yüzyıl Fransa'sının farklı bir sosyal katmanını temsil etmek üzere kurgular:
Julien Sorel, edebiyat tarihinin ilk modern anti-kahramanlarından biri olarak kabul edilir. Onun hikâyesi:
Julien Sorel, iki yüzyıl sonra bile okurları etkilemeye devam ediyor çünkü onun mücadelesi - statü, kimlik, aşk ve toplumsal beklentiler arasındaki gerilim - modern insanın varoluşsal kaygılarıyla derinden rezonans yapıyor. Stendhal'in deyişiyle, roman "yolda giderken tutulmuş bir ayna"dır ve Julien Sorel de bu aynada gördüğümüz, tanıdık ama rahatsız edici bir yansımadır.
Kırmızı ve Siyah, sadece bir karakter portresi değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunu yakalayan sosyolojik bir belge ve insan ruhunun karanlık dehlizlerine yapılan cesur bir yolculuktur. Julien Sorel ise bu yolculuğun unutulmaz, trajik ve son derece insani rehberidir.