Kişilik, hukuk sisteminde haklara ve borçlara sahip olabilme, yani hak ehliyeti taşıyan varlıkları ifade eden temel bir kavramdır. Bu kavram, "Gerçek Kişi" ve "Tüzel Kişi" olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Gerçek kişi, insan olan her bireyi kapsar. Bir insanın tam ve sağ olarak doğmasıyla birlikte gerçek kişilik kazanılır ve ölümle sona erer. Her gerçek kişi, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahiptir; yani mülk edinebilir, sözleşme yapabilir, miras bırakabilir veya mirasçı olabilir.
Tüzel kişi ise, belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulmuş, kendisini oluşturan gerçek kişilerden bağımsız bir hukuki varlığa sahip olan organizasyonlardır. Dernekler, vakıflar, şirketler (Limited, Anonim şirketler gibi) ve kooperatifler tüzel kişilere örnek olarak verilebilir. Tüzel kişiler, kanunlar çerçevesinde kurulur, mal edinebilir, dava açabilir ve dava edilebilirler. Kendi adlarına borç altına girebilirler ve bu özellikleriyle tek bir varlık gibi işlem görürler. Bu ayrım, hukuki ilişkilerin düzenli ve güvenli bir şekilde yürütülebilmesi için oldukça önemlidir.
Kişilik, hukuk dünyasında haklara ve borçlara sahip olabilen, yani hak ehliyeti bulunan varlıkları ifade eder. Günlük hayatta "kişilik" dediğimizde aklımıza insanlar gelse de, hukukta bu kavram daha geniştir ve ikiye ayrılır.
Gerçek kişi, insan olan ve hukuk düzeni tarafından haklara ve borçlara sahip olma yetkisi tanınan varlıktır. Yani her bir birey, bir gerçek kişidir.
Tüzel kişi, belirli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulmuş, kendisini oluşturan gerçek kişilerden bağımsız olarak hukuk düzeni tarafından hak ve borç sahibi olma yetkisi tanınan soyut varlıklardır.
💡 Örnek: Ahmet Bey bir gerçek kişidir. Kendi adına mal varlığına sahip olabilir, sözleşme yapabilir. Ahmet Bey'in ortağı olduğu "Teknoloji Ltd. Şti." ise bir tüzel kişidir. Şirket, Ahmet Bey'den bağımsız olarak kendi adına mal varlığı edinebilir, banka hesabı açabilir ve dava açabilir.