Körfez Savaşı, 1990-1991 yıllarında yaşanan ve Soğuk Savaş'ın ardından uluslararası sistemin yeni dinamiklerini ortaya koyan kritik bir çatışmaydı. Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle başlayan süreç, ABD öncülüğündeki çok uluslu bir koalisyonun müdahalesiyle sonuçlandı. Bu yazıda, savaşın nedenlerini, gelişimini ve sonuçlarını inceliyoruz.
Irak ile İran arasında 1980-1988 yılları arasında süren uzun ve yıpratıcı bir savaş yaşanmıştı. Bu savaş, Irak'ı ağır bir ekonomik borç yükü altına sokmuştu. Irak lideri Saddam Hüseyin, komşusu Kuveyt'i, petrol fiyatlarını düşürerek kendisini ekonomik olarak sabote etmekle suçluyordu. Ayrıca, tarihsel olarak Kuveyt topraklarının Irak'ın bir parçası olduğunu iddia ediyordu.
Bu gerilim, 2 Ağustos 1990 tarihinde Irak ordusunun Kuveyt'i işgal etmesiyle patlak verdi. Irak kuvvetleri, kısa sürede ülkenin kontrolünü ele geçirdi ve Kuveyt'i Irak'ın "19. ili" ilan etti.
Uluslararası toplum, işgale hızlı ve sert tepki gösterdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Irak'a karşı ekonomik yaptırımlar uygulanmasını ve nihayetinde askeri güç kullanımını onaylayan kararlar aldı. ABD Başkanı George H. W. Bush öncülüğünde, 35 ülkeden oluşan geniş bir koalisyon oluşturuldu.
Körfez Savaşı, askeri teknolojide bir dönüm noktası olarak kabul edilir. "Akıllı bombalar", keskin nişancı füzeleri ve gelişmiş elektronik harp sistemleri ilk kez bu kadar kapsamlı kullanıldı. CNN gibi küresel televizyon kanallarının canlı yayınları, savaşı dünyanın gözleri önüne seren ilk "canlı yayın savaşı" haline getirdi.
Savaşın resmi olarak bitmesinin ardından, Irak'a yönelik ağır ekonomik yaptırımlar ve uçuşa yasak bölgeler devam etti. Bu durum, ülke içinde büyük bir insani krize yol açtı. Ayrıca, koalisyon güçlerinin Irak'ı tamamen işgal etmek yerine Kuveyt'ten çıkarmakla yetinmesi, Saddam Hüseyin rejiminin ayakta kalmasına izin verdi. Bu karar, bölgedeki gerilimi kalıcı hale getirdi ve 2003 yılındaki Irak Savaşı'nın zeminini hazırladı.
Körfez Savaşı, Soğuk Savaş sonrası dünyada yeni düzen arayışlarının, ABD'nin tartışmasız askeri üstünlüğünün ve Birleşmiş Milletler'in kriz yönetimindeki rolünün bir göstergesi oldu. Ortadoğu'nun siyasi haritasını ve güç dengelerini kalıcı olarak değiştiren bu çatışma, 21. yüzyıl uluslararası ilişkilerini şekillendiren olayların başında gelir.