Günlük hayatımızda sıkça duyduğumuz, belki de üzerine çok düşünmeden kullandığımız bir kavramdır kültür. Yemek yeme şeklimizden, selamlaşma biçimimize, inançlarımızdan, dinlediğimiz müziğe kadar her şeyi kuşatan, görünmez bir ağ gibidir. Peki, bu kadar hayatımızın içinde olan bu kavramı nasıl tanımlarız?
Kültür, bir toplumu diğerinden ayıran, öğrenilmiş davranış ve inanç kalıplarının bütünüdür. Doğuştan getirmediğimiz, içine doğduğumuz toplumdan öğrendiğimiz bir mirastır. Antropolog Edward B. Tylor'ın 1871'de yaptığı klasik tanım hala geçerliliğini korur: "Kültür, bilgiyi, inancı, sanatı, ahlakı, hukuku, örf ve adetleri ve toplumun bir üyesi olarak insanın kazandığı diğer tüm yetenek ve alışkanlıkları içeren karmaşık bir bütündür."
Kültür genellikle iki ana kategoride incelenir:
Fiziksel, dokunulabilir nesneleri ifade eder. Bir toplumun teknolojik seviyesini ve günlük yaşam pratiklerini yansıtır.
Toplumun görünmeyen, soyut değerler sistemidir. Maddi kültürü şekillendiren "zihniyet"tir.
Modern dünyada kültür tek tip değildir. İç içe geçmiş katmanlardan oluşur:
Yüksek kültür (opera, klasik müzik, edebî romanlar) genellikle belirli bir eğitim ve birikim gerektirirken, popüler kültür (diziler, pop müzik, sosyal medya trendleri) kitleler tarafından hızla benimsenir ve tüketilir.
Ana kültür içinde, belirli bir grubu (örneğin gençlik grupları, meslek grupları, etnik topluluklar) diğerlerinden ayıran alt kültürler vardır. Karşıt kültür ise (örneğin 60'ların hippi hareketi) ana kültürün temel değerlerine aktif bir muhalefet geliştirir.
İnternet ve uluslararası ticaretle yayılan küresel kültür unsurları (fast food, Hollywood filmleri) ile yerel kültürlerin (yöresel yemekler, festivaller) etkileşimi günümüz dünyasının en belirgin özelliklerindendir.
Kültür, insan topluluklarının zaman içinde biriktirdiği, paylaştığı ve dönüştürdüğü bir yaşam rehberidir. Bize kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi ve bir arada nasıl yaşayacağımızı anlatır. Onu anlamak, yalnızca diğer toplumları değil, aynı zamanda kendi davranış ve inançlarımızın köklerini de anlamak demektir. Bir nehrin suyu gibi sürekli akar, değişir ama aynı zamanda geçtiği topraklara hayat verir. Kültür, insanlığın kolektif belleği ve yaratıcılığının en somut ifadesidir.