Kur'an-ı Kerim'de en çok bahsedilen peygamber Hz. Musa'dır. Hayatının detaylarıyla anlatıldığı bu kıssalar, iman, sabır, mücadele ve Allah'a teslimiyet gibi birçok önemli dersle doludur.
Hz. Musa, İsrailoğulları'nın Firavun tarafından zulüm gördüğü bir dönemde doğdu. Firavun, bir erkek çocuğunun doğacağı kehaneti üzerine, yeni doğan tüm İsrailoğlu erkek çocuklarını öldürtüyordu. Allah, Musa'nın annesine şu vahyi indirdi:
"Onu (Musa'yı) emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğunda onu suya (Nil nehrine) bırak. Korkup üzülme, çünkü biz onu tekrar sana vereceğiz ve onu peygamberlerden biri yapacağız." (Kasas Suresi, 7. Ayet)
Bu ilahi planla, Musa'nın sandığı Firavun'un sarayına ulaştı ve Firavun'un karısı Asiye tarafından bulunarak sarayda büyütüldü.
Yetişkinliğinde bir Mısırlının bir İsrailoğluna zulmettiğini gören Musa, müdahale etti ve istemeden Mısırlının ölümüne sebep oldu. Bu olaydan sonra Medyen'e hicret etti ve orada evlendi. Daha sonra, ailesiyle birlikte yola çıktığı sırada Tûr Dağı'nda Allah ile konuşma şerefine erişti.
Allah, ona peygamberlik görevini verdi ve kardeşi Harun'u da kendisine yardımcı olarak atadı. En büyük görevi, Firavun'u tek olan Allah'a iman etmeye çağırmak ve İsrailoğullarını onun zulmünden kurtarmaktı.
Firavun'la yaptığı mücadelede, Allah'ın izniyle bir dizi mucize gösterdi:
Firavun ve sihirbazları bu mucizeler karşısında yenilgiye uğradılar ve sihirbazlar iman ettiler. Ancak Firavun, kibri yüzünden iman etmeyi reddetti.
Musa, İsrailoğulları'nı alarak Mısır'dan çıktı. Firavun ordusuyla onları takip etti. İsrailoğulları denizin kenarına sıkıştığında, Allah Musa'ya asasıyla denize vurmasını emretti. Deniz ikiye yarılarak kuru bir yol açıldı ve İsrailoğulları bu yoldan geçti. Ardından gelen Firavun ve ordusu ise suların kapanmasıyla boğuldu. Firavun son anda "İsrailoğullarının iman ettiği Allah'a iman ettim" dese de bu, kurtuluş için geçersiz bir pişmanlıktı.
Hz. Musa, İsrailoğulları'na rehberlik etmesi için Tûr Dağı'nda kendisine Tevrat'ın verildiğini görüyoruz. Allah ile konuşmak için kırk günlüğüne dağa çıktığı sırada, kavmi buzağı heykelini (ticil) ilah edinerek sapkınlığa düştü. Musa döndüğünde bu duruma çok üzüldü ve kavmini şiddetle uyardı.
Kur'an, İsrailoğulları'nın sürekli olarak Musa'ya itaatsizlik ettiğini, kendilerine verilen nimetlere nankörlük ettiklerini ve sık sık "Ey Musa, bizim için de Rabbine dua et; bize yerden biten sebze, kabak, sarımsak, mercimek, soğan çıkarıversin" (Bakara, 61) gibi dünyevi isteklerde bulunduklarını anlatır. Bu durum, onların manevi değerlerden ziyade maddi rahatlığa olan düşkünlüklerini gösterir.
Hz. Musa'nın kıssası, Kur'an'da sadece tarihi bir hikaye olarak değil, tüm insanlık için bir öğüt ve ibret vesikası olarak sunulmuştur.