Sabahattin Ali'nin ölümsüz eseri Kürk Mantolu Madonna, sadece bir aşk hikayesi değil, aynı zamanda bir iç hesaplaşma, kimlik arayışı ve insanın karmaşık ruh haline dair derin bir incelemedir. Roman, okuyucuyu 1940'ların Türkiye'sinden, savaşın gölgesindeki Avrupa'ya uzanan bir yolculuğa çıkarır.
Roman, genç bir adamın (anlatıcı) bir bankada işe başlamasıyla başlar. Burada, sessiz ve içine kapanık Raif Efendi ile tanışır. Raif Efendi'nin hastalanması üzerine, anlatıcı onunla ilgilenir ve Raif Efendi ölmeden önce ona günlüğünü verir. Günlük, Raif Efendi'nin gençlik yıllarında Berlin'de yaşadığı olayları ve Maria Puder ile olan sıra dışı aşkını anlatır.
Raif Efendi, Berlin'de bir sanat galerisinde Maria Puder'in bir portresine hayran kalır ve onu aramaya başlar. Sonunda Maria ile tanışır ve aralarında derin bir bağ oluşur. Maria, Raif Efendi'ye hayata farklı bir perspektiften bakmayı öğretir ve onu sanatla, müzikle tanıştırır. Ancak bu aşk, Raif Efendi'nin iç dünyasında büyük bir karmaşaya neden olur. Toplumsal normlar, ailevi beklentiler ve kendi içsel çatışmaları, onu zor bir seçim yapmaya iter.
Günlük, Raif Efendi'nin Maria'dan ayrıldıktan sonra yaşadığı pişmanlıkları, yalnızlığı ve hayata karşı duyduğu yabancılaşmayı detaylı bir şekilde anlatır. Anlatıcı, Raif Efendi'nin günlüğünü okuduktan sonra onun hayatına ve iç dünyasına derin bir saygı duyar.
Kürk Mantolu Madonna, Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Sabahattin Ali'nin güçlü anlatımı, karakterlerin derinliği ve romanın evrensel temaları, onu günümüzde de okunmaya değer kılmaktadır. Roman, okuyucuyu insanın karmaşık ruh haline, aşkın ve yabancılaşmanın derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarır.