Kutup iklimi, Dünya'nın en soğuk, en kurak ve en zorlu iklim bölgelerini tanımlar. Bu iklim tipi, esas olarak Kuzey Kutup Dairesi (Arktik) ve Güney Kutup Dairesi (Antarktika) içinde kalan, yılın büyük bölümünü buzlarla kaplı geçiren coğrafyalarda hüküm sürer. "Dondurucu soğuk" ifadesinin somut karşılığı olan bu bölgeler, ekstrem koşullarıyla bilim insanları ve kaşifler için bile büyük zorluklar teşkil eder.
Kutup ikliminin en çarpıcı özelliği, inanılmaz düşük sıcaklıklardır. Yaz aylarında bile sıcaklık genellikle 0°C'nin altında seyreder. Kışın ise sıcaklıklar -40°C ile -70°C arasında değişebilir. Antarktika'da ölçülen -89.2°C (Vostok İstasyonu, 1983) Dünya'nın kaydedilmiş en düşük sıcaklığıdır. Ortalama yıllık sıcaklık -30°C'nin altındadır.
İlginç bir şekilde, kutup bölgeleri Dünya'nın en büyük tatlı su rezervlerine (buzul olarak) sahip olmasına rağmen, birer çöl sayılırlar. Yıllık yağış miktarı 250 mm'nin altındadır ve bu yağışın çoğu kar şeklinde düşer. Soğuk hava çok az nem tutabildiği için (mutlak nem çok düşüktür) yağış oluşumu son derece sınırlıdır.
Kutup bölgelerinde mevsimler, Güneş'in ufuk üzerindeki konumuna göre belirlenir:
Şiddetli koşullar, bitki örtüsünü büyük ölçüde sınırlar. Tundra olarak adlandırılan, düşük sıcaklığa dayanıklı yosun, liken ve cılız otlardan oluşan bir bitki örtüsü hakimdir. Ağaç yetişmez. Hayvan yaşamı ise bu ekosisteme uyum sağlamış türlerle sınırlıdır:
Kutup bölgeleri, iklim değişikliğine karşı Dünya'nın en hassas ve erken uyarı sistemleridir. Küresel ısınma nedeniyle:
Antarktika ve Arktik, dünyanın dört bir yanından bilim insanları için açık bir laboratuvardır. Burada iklim tarihini buzul karotlarından okumak, ekstrem koşullarda yaşam formlarını incelemek, astronomi gözlemleri yapmak ve Dünya'nın manyetik alanını araştırmak mümkündür. Antarktika Antlaşması sayesinde kıta, sadece barışçıl bilimsel amaçlara ayrılmıştır.
Sonuç olarak, kutup iklimi sadece buz ve soğuktan ibaret değildir. İklim sistemimizin dengelerini gösteren bir barometre, gezegenimizin geçmişine açılan bir buzul arşivi ve yaşamın dayanıklılığının test edildiği ekstrem bir ekosistemdir. Onu anlamak ve korumak, tüm insanlığın geleceği için hayati öneme sahiptir.