Lozan Barış Antlaşması, 24 Temmuz 1923'te imzalanarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmış ve 6 Ağustos 1924'te yürürlüğe girmiştir. Bu antlaşma, yalnızca bir savaşı sonlandıran belge değil, aynı zamanda Misak-ı Milli sınırlarına büyük ölçüde kavuşan yeni Türk devletinin uluslararası alanda tanınmasını sağlayan, siyasi, ekonomik ve hukuki bağımsızlığının teminatı olan bir metindir.
Lozan Antlaşması'nın 143 maddesini ve eklerini ana başlıklar halinde incelemek, içeriğini anlamak açısından faydalı olacaktır.
Antlaşmanın en kritik zaferlerinden biri, tamamen ve sonsuza dek kaldırılmalarıdır. Bu madde, Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığını elde etmesinin önündeki en büyük engeli ortadan kaldırmıştır.
Türkiye'deki gayrimüslim azınlıklar (Rum, Ermeni, Yahudi) "Türk uyruklu" sayıldı. Hiçbir ayrıcalık tanınmaması esası benimsendi. Yalnızca, hukuki eşitlik çerçevesinde, kendi dillerinde eğitim ve dini özgürlük hakları tanındı. Nüfus Mübadelesi kabul edilerek, İstanbul'daki Rumlar ve Batı Trakya'daki Türkler hariç, nüfus değişimi yapılması kararlaştırıldı.
I. Dünya Savaşı nedeniyle İtilaf Devletleri'nin talep ettiği tazminatlardan vazgeçilmiştir. Yalnızca Yunanistan, Karaağaç'ı savaş tazminatı olarak Türkiye'ye vermiştir.
Osmanlı Devleti'nden kalan dış borçlar, imparatorluktan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye, kendi payına düşen borcu, Fransa ile kurulan "Osmanlı Düyun-ı Umumiye İdaresi" üzerinden taksitlerle ödemeyi kabul etti.
Boğazların yönetimi, başkanı Türk olan uluslararası bir komisyona bırakıldı. Boğazların her iki yakası askerden arındırıldı. Bu madde, Türkiye'nin egemenlik hakları üzerinde kısıtlayıcı bir hüküm olarak değerlendirilir. (Bu statü, 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilerek tam kontrol Türkiye'ye geçmiştir.)
Gökçeada (İmroz) ve Bozcaada Türkiye'ye verildi. On İki Ada İtalya'ya (II. Dünya Savaşı'ndan sonra Yunanistan'a geçti), diğer Ege adaları ise silahsızlandırılma şartıyla Yunanistan'a bırakıldı.
Lozan Antlaşması, Türk siyasi tarihinin en çok tartışılan konularından biridir. Yorumlar genellikle dönemsel koşullar ve ideolojik perspektiflerle şekillenir.
Lozan Antlaşması, emperyalizme karşı verilen Kurtuluş Savaşı'nın nihai diplomatik zaferidir. Dönemin uluslararası konjonktürü ve güç dengeleri içinde elde edilebilecek en makul ve sağlam sonucu temsil eder. Egemenliği sınırlayan Boğazlar gibi maddeleri dahi, zaman içinde barışçıl yollarla revize edilmiş ve Türkiye lehine düzeltilmiştir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerinde egemen olduğu vatan toprağının hukuki çerçevesini çizen, "yüzyıllık anlaşma" olarak nitelendirilen Lozan, Türk diplomasisinin ve ulusal mücadelenin en değerli belgelerinden biridir.