Mecaz-ı mürsel, bir söz sanatı olup günlük dilde ve edebi metinlerde sıkça karşılaştığımız bir anlatım zenginliğidir. Bir varlığın ya da kavramın, benzerlik dışında bir ilgiyle başka bir söz yerine kullanılmasıdır. Temel mantığı, parça-bütün, iç-dış, neden-sonuç, yer-insan, sanatçı-eser gibi ilgiler kurmaktır.
"Okul ayaklandı." → Burada "ayak" (parça) öğrencilerin tamamını (bütün) ifade etmek için kullanılmıştır.
"Soba yanıyor." → "Soba" (dış) aslında içindeki "ateş/odun/kömür" (iç) yerine kullanılmıştır.
"Ankara bu konuda kararlı." → "Ankara" (yer) Türkiye Cumhuriyeti hükümetini (insan/organizasyon) temsil eder.
"Bütün gece Mozart dinledik." → "Mozart" (sanatçı) onun bestelediği müzik parçaları (eser) anlamında kullanılmıştır.
"Ter içinde kaldı." → "Ter" (sonuç) aslında "ağır iş/yorucu çalışma" (neden) yerine söylenmiştir.
Bu iki kavram sıklıkla karıştırılır. Ayrımın anahtarı "benzerlik"tir:
Aşağıdaki cümlelerdeki mecaz-ı mürsel örneklerini bulunuz ve hangi ilgi türüne girdiğini yazınız:
Mecaz-ı mürsel (ad aktarması), anlatımı güçlendiren, dilimize canlılık katan önemli bir söz sanatıdır. Doğru tespit edebilmek için cümledeki kelimenin gerçek anlamından çıkarak, onunla ilgili başka bir varlığı/kavramı karşılayıp karşılamadığına ve bu ilişkinin benzerlik değil, somut bir ilgi (parça-bütün, yer-insan vb.) olup olmadığına bakmak gerekir.