İslam kültür ve ibadet dünyasının en önemli ve köklü geleneklerinden biri olan mukabele, özellikle Ramazan ayıyla özdeşleşmiş, manevi atmosferi derinleştiren bir uygulamadır. Arapça "karşılıklı yapmak, karşılaştırmak" anlamına gelen kelime, dini terminolojide Kur'an-ı Kerim'i yüzünden veya ezbere okuyup başkalarının dinlemesi veya takip etmesi anlamında kullanılır.
Mukabele geleneğinin kökeni, Hz. Muhammed (s.a.v.) ile Cebrail (a.s.) arasında gerçekleşen bir uygulamaya dayanır. Rivayete göre, her Ramazan ayında Peygamberimiz, o zamana kadar vahyedilmiş ayetleri Cebrail'e okur, ertesi yıl ise Cebrail Peygamberimize okurdu. Bu karşılıklı okuma ve dinleme, hem metnin korunmasını hem de doğru öğrenilmesini sağlardı. Vefat ettiği yıl ise bu okuma iki kez tekrarlanmıştır. İşte bugünkü mukabele geleneği, bu kutsal buluşmanın ve teyit etme ameliyesinin bir yansıması olarak görülür.
Mukabele genellikle şu şekillerde icra edilir:
Bu gelenek, sadece dini bir ritüel değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal bağ ve manevi eğitim aracıdır.
Kur'an-ı Kerim'in Ramazan ayında indirilmeye başlanması, bu ayı "Kur'an Ayı" yapmıştır. Bu nedenle mukabele, Ramazan'ın vazgeçilmez bir sünneti haline gelmiştir. Camilerde, evlerde, hatta medya ortamlarında düzenlenen mukabele programları, tüm müminleri bu ortak değer etrafında buluşturur.
Mukabele, İslam geleneğinde köklü bir yeri olan, Kur'an'ı okuma, dinleme, anlama ve yaşatma amacı taşıyan çok boyutlu bir ibadet ve kültürel pratiktir. Sadece bir metnin okunması değil, bir vahyin kalplerde yeniden hayat bulması, toplulukların manevi bir frekansta buluşmasıdır. Ramazan aylarında yaygınlaşan bu güzel gelenek, inananlar için yılın diğer zamanlarında da sürdürülebilecek bir kulluk ve öğrenme yoludur.